Kendimi fethiye sahillerine atmıştım... Ruhu ve bedeni, engin maviler, cırcır böcekleri, çam ağaçları arasında kaybetmiştim... Bol bol kendimle konuştum, otla, börtü böcekle... Şarap şişelerine mumlar dikip, ay en tepede en dolun halindeyken yakamozlar seyrettim denizin üzerinde... Hiç keşfedilmemiş koylar buldum ruhumda... Oralara daldım en güzel deniz yıldızlarını bulabilmek için...
Bu kadar kafa dinleme ruha farklı bir şekilde yansıdı tabii... Soyle arabaya binip yollarda kaybolasim, yol sarkilarinda, elimde sigara, camlar açık, bazen bol sohbet, bazende eşsiz sessizlikle gidesim var... Bunu yapmak için söz verdiğimde harika bir yol arkadaşım... Saroz'a kaçalım demekte kendisi... Suların daha buz, girilmemiş denizlerin daha bol, ıssız kıyıların daha geniş, çamların daha sık ve yeşil olduğu yerlere... Sevdiceğini de al gel demiş... Bakalım,dedim... Benim sevdiğim adam, seninle sevdiğimiz planı sevecek mi acaba... Çokkk özlemişim ama yol arkadaşımı, ne zamandır yollarımız Taksim sularında da kesişmedi ya... O yüzden her cumartesi yaptigim gibi kostum erkenden Fethiye'nin en acik gazetecisine... Kafa bir gece öncesinin alkolü, sabah erken kalkılmasının mahmurluğu, nemin fazlalığı ile pek bir ayılmamışken...Aldım HaberTürk'ümü... Yanina da gevrek bir simit, çöktüm ilk kahveye... Hem boğazı çaysız bırakmamak,hem de bir an once Drop Che'mi okumak icin... Yine keyifli, yine güldüm, bir kaç amca, zaten yadırgamışlar varlığımı, baktılar garip garip :) ve sonra hemen koştum kitapçının önüne, açılsın diye nöbetlerde... Kapıların ilk açılış anında elimde Murathan Mungan'ım :) Sevgili yol arkadaşımın tavsiyesi üzerine Bazı Yazlar Uzaktan Geçer sayfaları arasında kayboldum bu sefer...Tenimden eski yazlarin yanigi gecmeden, aheste okudum tavsiyesini :))
10 gün inzivaya çekilişin etkileri sadece bunlarla bitmedi tabii... Düş ile gerçeği karıştırdığım bir ruh hali beher gün artarak sardı tüm kıvrımlarını beynimin, vücudumun, sesimin, soluğumun... Yanılsama anlarım... Öyle saatler oldu ayaklarımın altındaki yer buhar olup uçtu, en boşluklarda diplere çekildi düşüncelerim, düşlerim... Sürekli gülümseyen ya da sonsuz somurtan halimle aynalarda suratıma baktım... Kim bu yansıyan kadın ve etrafındaki kelebekleri diye... Sonra farkettim ki çoook özlemişim ben O'nu... O'nun her sessizliği, benim içimden birşeyler almış götürmüş... O'na sarılmamak, kokusunu duymamak, tüm kokuları silmiş çevremden... O'nun duyarsızlığı binbir anlamlar yükletmiş benim gün ve gecelerime... Ve ben yine sevmişim, karşılığını sormayı unutarak... Şartlara, kurallara, oyunlara bakmayarak... Çok da özlemişim... Yüzünü, kokusunu, sesini, sözlerini, gözlerini, sevişmelerini...
İpince bir ipte yürümekteyim...
Düşmemeyi öğrenmeye çalışıyorum...son soruyu sormama hep ramak kalmışken
uyandırılıyorum düşlerimden... Kalbim tutuldu, aşk'a küfredesim var... Her sabah gözlerimi açmadan, sımsıkı kapıyorum yine... Bir ömür boyu saklambaç oynamak istemiyorum ben.... Yanlışlarım, yalanlarım, yaralarım ile varım ben... Bazen surata, gözlere bakamamam bundandır...
Parantez içinde konuşmalardan sıkıldım... Geçmişi sorduğumda geleceği anlatan, geleceği sorduğumda geçmişe dalan, şimdi'nin olmadığın savunanlardan da... sözlerim tıkandı bir yerlerde, ses olamıyorlar...Belki de daha zamanım var...
Bu adam sever mi beni acaba?
kelebeklerini al da gel,
YanıtlaSilgidelim mavilere, yeşillere tekrar
ufuk çizgisinin peşine düşelim
sarkıt pencereden kolunu
çığlık at istedigin zaman
kutlayalım hayat oyununu
en son sayı olmadığı gibi
en son soru da yoktur
onun ramakları da
ancak yaşamak vardır
en harbisinden
insanca
:) umut edelim sevdiklerimiz
sevdiğimiz planları da sevsinler
sevmezlerse de kendileri bilirler
hayattan vaz gecmez senin benim gibiler
kötü bir şair olmamın affedilecek tarafı yok aslında
kafiyeler, dizeler dolusu saçmalıyorum her fırsatta
ama michael de öldüyse
bu hayatta her şey olabilir baksana...
muhahahahah... Love you
hahahahha :)
YanıtlaSillove you more!
Kötü? Sen? Vazgeç, istesen de zorlasan da mümkün değil!!