16 Ağustos 2011 Salı

Az kaldı geliyorum... Çok da anlatacağım var!

Ders çıkaranlar m olur artık, takibi bırakanlar mı görücez :))

Ama...

7 Şubat 2011 Pazartesi

neler oluyor hayatta? birde su ruya gercek olsa olsa...

1 ay once parmaga follos olan yuzuk o gece parmaga girmiyor mesela...
niye?
cunku yerden isitma sonuna kadar calisiyor herkesin belden asagisi yetiler gibi sis, parmaklar L-beden!
muzik olayinda sinifta kaliniyor...
ayni "masa dolasmayiz biz" kuru sIKI sallamalarinizi yedigimiz gibi!?!
deli yoruluyoruz...
biz bunu en istemem ama azicik yan cebime koy diye yapan ekiptik, yine de shaftimiz kaydi!
niye?
cunku bizi seven, birlikte gormekten memnun olan, bizimde onlarin orada olmasindan cidden mutluluk duydugumuz insanlar vardi etrafimizda...
kiyamadik, istemem yan cebime koy killigimizi bir yana atip, bildiginiz somine onu kedisi modunda sokulup sarildik!
bu arada kuaforume en derin sevgi ve saygilarimi sunmak isterim bu vesile ile!
yok boyle bir olay hanimlar!
ben boyle rahat ve duran bir sac, bu kadar opmeye yalamaya saat sabahin 4unde makyaj pamugunun dibini gordurecek kadar sabit makyaj gormedim!
helal olsun, kendisinden benzer guzel performanslari dugunumde de bekliyoruz!

------

nerde kalmistim....
heh evet sokuluyorda sariliyorsunuz...
71 kisiye benzer muamele kolay degil dolayisiyla deli yoruluyorsunuz
300 kisiye nasil yapacaginizi dusunuyor isin icinden her ikinizde cikamiyor tirsiyorda tirsiyorsunuz...
cok simariyorsunuz...
hele de hatunsaniz; olayin totonun bircok seferler tavana vurmasi ile agiz kulak hizzasinda geciyor saatleriniz
ertesi gun herkes normal hayata pek hizli donuyor yalniz
hatun kisi icin siddetli bir dibe vurus oykusu...
reminder koydum kendime dugun icin daha yumusak gecisler rica edecegim ertesi gun ayildigimda...
korkuyorsunuz...
oyun degil bu...
biz hayatimizi birlestiriyoruz

-------

parmagimdan hic cikarmadigim bir yuzuk
aynada gozume carpiyor gulumsuyorum
incecik bir halka gelecegime guven veriyor...
gidecegimiz cok yol var... ben biraz uslanmaliyim belki, o hep sarilmali
herhalde beraber yatisiriz.


4 Şubat 2011 Cuma

Nabız sıfır...


Birilerinin benim için yazdığı, ezberlemeye ya da bir kere prova etmeye bile fırsat olmadan, her anını, her gününü, herkes gibi, bilmeden yaşadığım hayatın yeni sahnesi resmi olarak yarın başlıyor...
Panik had safhada...
Heyecan onun biraz üstünde...
Asabiyim ucundan ota boka laf ediyorum...
Duygusalım da sanırım biraz....
Hazırım onu da biliyorum...
Kendi örneklerimle her gün dikte ettirdiği bir tek şey vardı son 30 senenin bana! O da günün yaşanması gerektiği, dünün geçmiş, yarının olup olmayacağının bile bilinmediği!
Yine kendi örneklerimle kendi oyunlarımda rol aldım, bazen en başta; bazen korkup, çekinerek ya da sevmediğim için en arkalarda...
Çok koştum, zıpladım, sevdim, kırdım, kırıldım, yaşadım, kahkaha attım, gözyaşı döktüm, planladım, kinlendim, çıldırdım, çıldırttım, çalıştım, yoruldum, mutlu oldum, dibe vurdum, toparlandım, yürüdüm, yuvarlandım, yedim, içtim, sızdım, gezdim... Her sahneyi birbirinin benzeri reveranslarımla terk ettim...
Gerçekten oyun olarak baktım bir çok şeye, her zaman keyifli olmayacağını, çok yıpratacağını bilsem de... Hep omzumu sallayıp gidebilirdim çünkü, kırıklar ya da mutluluklar bana baki kalarak...
Şimdi beni ben yapan 30 sene ve tonlarca reverans üzerine, yarın en cici kıyafetimle hayatımın en önemli rolüne çıkıyorum yepyeni bir sahnede... Bundan sonra birçok şeyin monolog olmayacağı, omzumu silkip gitmenin pek sökmeyeceği, üzülüp kırılırsam beni sarmalayacak birinin daha yanımda, yakınımda olacağı, çok seveceğimi bildiğim, çok heyecanla beklediğim, hatta aşırı heyecandan feci kıllaşıp sevgilinin anlamsızca ağzının orta yerine ettiğim, son nefesime kadar severek oynayacağım, belki hiç bir zaman Oscar almayacağım ama yine de tüm performansımla THE END yerine MUTLULUK yazdıracağım bir rol...

Ödüm bokuma karışıyor, elimize yüzümüze bulaştırmayalım lütfen yaaaaa ...

25 Ocak 2011 Salı

Araya sıkışmak zorunda kalanlar...

Hepsi ile ilgili tek tek, uzun uzun yazmak gerek aslında ama on yüz milyon parçaya bölünen beden, beyin, kalp ve zaman yeterli değil...

O yüzden iki TIKSIRMA arası birşeyler çiziktirip kaçacağım yine...

Düğün hazırlıkları arası en çok canımızı sıkan bu içki yasakları oldu bizim, konuşup anlaşmaya çalıştığımız mekanlara ilk bunu sorduk... Sevgiliyle benim güzel bir düğünden anladığımız gırla içki, boombastic music çünkü... Şimdi içki içebilme yaşının 24'e çıkarılmaya çalışıldığı bir ülkede 21 yaşında evlenen babamın karısını koluna takıp tarabya'daki muzikli lokallerden birine gidip içki içememesi, en az üç sene daha bekleyecek olması, bu arada şıra, ayran, cola turka gibi zihniyete ve zihniyetin cebine hizmet eden içeceklerle nefis körlemesi sahnesi gözlerimin önünde... Ağzı bırakıp totoyla gülesim geliyor...

Bir arkadaşımız seks yaşını da 32'ye çıkaracaklarından korktuğu için bu aralar beline kuvvet çalışmakta... Kendisine kolaylıklar diyesim geliyor...

Sanattan çok anlamam, beni resim sergilerine değil, insanlık tarihi, savaş müzelerine götürün derim genelde... Ama emeğe saygımı olabilecek en üst düzeyde tutmaya çalışmışımdır hep! Ucube diyerek bir insanın emeğini aşağı gören  bir başbakan benim başbakanım olamayacağı gibi, hiç aynaya bakmadığını da bir kez daha cümle aleme gösterdiği için, kendisine acıyasım geliyor...

İnsanların tepki verme süreç ve sebebini bile faşist bir mantık ve yönetim şekli ile engellemeye çalışan kabadayı kılıklı bir dolu hergelenin yönetici olmasına, bunların bir de alt tebası olan toto yalayıcılarının olmasına YUHHH'lamayı bırakın ana avrat küfredesim geliyor... Hayatımın hiç bir evresinde sevmediğim, bundan sonra da ayrı bir sevgi göstermeyi planlamadığım içlerinde dostlarımın, akrabalarımın, arkadaşlarımın olduğu GS taraftarı, lafım size! Ucu tüm Türkiye'ye dokunan kim gelirse karşınıza ve nasıl bir provokasyon yaparsa yapsın, korkmadan, yılmadan YUHH'lamaya devam! Sizi almazlarsa içeri, ne idüğü belirsiz kameralardan belleyip, içiniz rahat olsun biz gelir devam ederiz!

Küçük balık yoksa büyük balık da olmaz diye yırtınsak da kontrolsüz güç maalesef güç oluyor bu ülkede, marmara da tez zamanda bir lağım çukuru! Şu balıklara dokunmamaları için, o trolleri evlerinin içinde mi patlatmak gerek bu insanların bilemiyorum ama azalan balıklarımız için ağlayasım geliyor!

Ve tüm Uğur'lar, Hrant'lar, Gaffar'lar, senelerdir faili meçhuller için, daha son sözümüzü söylemedik diye haykırasım geliyor!

bu ülkeyi, bu milleti kendi çıkarları ve cebi için harcayan baştaki, alttaki, ortadaki, görünen, görünmeyen HERKES!!!

17 Ocak 2011 Pazartesi

Devam...

  • Kendi kendinime kaburgamı kırdığımdan şüphelensem ve ağrı içinde kıvranıp, sevgiliyi öpmek için bile arkadan destek almak zorunda kalsam da
  • Haftasonları çok hızlı ve uykusuz, haftaiçleri çok uzun ve uykusuz geçse de
  • Her önüne gelen hatır bile sormadan ne zaman düğün diye sorsa da
  • Detoks yapıcam diye sadece sıvı almaktan tüm bünyeyi çökertip hüngür sümük grip olsam da
  • Soğuk havalar pek soğuk olup, yaz her dakika daha çok özlense de
gülümsemeye devam ediyorum ben... Çünkü mutluyum... İyi ki mutluyum...

6 Ocak 2011 Perşembe

E-V-L-E-N-M-E

Zor iş bu iş...
Sinirler harap oluyor...
Birden fazla insanı tatmin etmeniz, dinlemeniz, bazılarına kibarlıktan ses çıkarmamanız, ses çıkaramadıklarınızın acısını diğerlerinden çıkarmanız, SİZ'in isteğinizin HERKES'in ortak isteğine dönüştüğü, rüyalarınızda sürekli ya nişana ya da düğününüze geç kaldığınız, daha da kötüsü bembeyaz gelinliğin üzerine hep göz kalemi sürdüğünüz, teklif aldığınız, aldığınız tekliflerdeki rakamlara şaşa kaldığınız, zaten batık para olarak kabul ettiğiniz bir bütçe için daha da içinizin acıdığı, ev düzmeye çalışırken düzüldüğünüz, su borularının plastik mi demirden mi olduğunu öğrenmek için yüzlerce lüzumsuz adam aradığınız, annenizin size dantelli saten gecelik almaya çalıştığı (ben satene DOKUNAMAM ya DOKUNAMAMMM, anlatamıyorum derdimi), babanızın davetli listesinden isimleri sildiğinizi görüp " beni de sil istersen bu gidişle bende gelemeyeceğim" diye trip attığı, bir günde 16 tane beyaz kıyafet deneyebileceğinizi gördüğünüz, hiç tanımadığını bir grup insanın sizi beyaz balina aydın moduna sokmak için döt döbek herşeyinizi gördüğü, gelinlik içinde nefes alınmaması gerektiğini öğrendiğiniz, çişiniz gelirse altınıza yapacağınızın bildirildiği, sevgili ile kaçıp uzak diyarlarda evlenesinizin geldiği bir dönem...

Benden tavsiye, eğer bu işe gerçekten kafayı kırıp girecekseniz:

  1. Benimki kadar sevgili bir adam bulun... Ve onu çok sevin, çünkü o sizi çok seviyor ve sizin istediklerinizi elinden ve cebinden geldiğince gerçekleştirmeye çalışmak için çırpınıp duruyor! GIK'ını en minimumda o da ara sıra çıkararak
  2. Deli misiniz nesiniz bilmiyorum ama basın gidin başka bir ülkede az ve öz davetli ile evlenin!
  3. Evin su tesisatı demirdense geçmiş olsun, hepsini değiştirmelisiniz
  4. Baba ile dalaşmayın, anne kaldırıyor biraz daha ama baba bir bakıyor, 7 milyar dünya nüfusunu düğününüze davet etmek istiyorsunuz
  5. sinirleri baştan aldırın ya da durmadan mantar yiyin! Event'in sonunda "bad trip" der geçersiniz...

27 Aralık 2010 Pazartesi

3...2...1.... Yeni yılllllllll !!


2009'da Turkcell'in katkılarıyla başlatılan yeni yıl karşılama şarkısını 2010'da kendimce uyarlayıp, kırmızı donlarla yeni yıl karşıladığımı cümle aleme iletmiştim... 2011 için çok uğraştım, makam tutarsa sözler oturmadı, sözleri uydurdum yenisini besteleyemedim, velhasıl bu seneye şarkım yok şu saat itibarı ile! İlerleyen günler ne gösterir bilemiyorum ama son iki rakam bir olunca ne nakarat oluyor ne kafiye, ben sinir olup son iki rakamı bir olan Milli Piyango biletlerimi bile değiştirdim!

Hiçbir sene ile alacak verecek meselesi bırakmadım öncesinde, bununla da kalmayacak biliyorum! Verdiği her güzel şey, her mutluluk, her gülümseme, her başarı için birşeyler de almasını hep bildi bu sene de! En büyük kaybım, bir o kadar büyük kazancım, ortamı çınlatan kahkahalarım, içimi delerek çıkan gözyaşlarım, sevdiğim, nefret ettiğim, sarhoşluğum, ayıklığım... Hepsini verdi 2010, ağzım peltek söyleyip istediğim kırmızı don yanı! Bir kaç güne el sıkışıp uğurluyoruz birbirimizi! Ben yoluma devam ederken ritim tutturamadığım için biraz da rahatsız başladığım yeni yılda, 2010 tamamen kayıp gidiyor ellerimden! Dönüpte değiştirmek isteyeceğim şeyleri, öyle her istediğimi yapıp değiştiremeyeceğimi öğrendiğim ilk anlardan beri pişmanlık duymamak için çabaladım! Gideni geri getiremeyeceğimi kavradığım en sert yıl oldu! Bir çok tarafından en sağlıklı yıl! Bazen yeterinden fazla alkollü! En başından en son anına kadar pek sevgili!

En yeni yıla elimi bir hayat boyu bırakmayacak olan adamla giriyorum şimdi! Bir dolu koşturmacam, bir sürü planım, uzun listelerim, koca bir hayat var önümde... Daha çok şey istemiyorum, daha azına tav olmam, daha delirmem, ama bundan fazla da akıllanmam, çok severim, gözyaşı istemem, bol sağlık dilerim en sevdiklerime, hepimize, herkese! 2010 ile sizde kapatın yavaş yavaş defterleri! Daha önünüzde 2011 yazmaya alışacağınız koskoca bir sene, bir dolu süpriz, hepsiyle karşılaşmaya hazır siz ve havai fişekler var! Denizin ortasında ya da ormanın içerisinde atmayın yeter bana!