12 Haziran 2009 Cuma

SİZ HİÇ AŞIK OLDUNUZ MU?

Türk Dil Kurumunun sitesinden baktım tanıma, ben falan uydurmadım yani… Aynen şöyle diyor:

AŞIRI SEVGİ VE BAĞLILIK DUYGUSU, SEVİ, AMOR

Normal seviyelerde yaşadığımız hiçbir duygumuz, anımız yok gibi zaten artık… Hep aşırılardayız, hep ya en dipte ya en tepede… Ölümüne sevda da buradan gelen bişi olsa gerek bazılarımızın başına :)

Ne zaman uçup gitti aşırı olmayan sevgi ve bağlılık duygusu avuçlarımızdan, ne zaman başladık aşırı’larla hayatımızdakileri sıkmaya… Neyse konu bu değil zaten… Asıl soru Siz Hiç Aşık Oldunuz Mu?

Daha çççççoooookkkk küçükken babama aşıktım ben (tanım üzerinden gidiyorum, herhangi bir ensest durum yok yani olayın içinde). Yemez içmez onun eve gelmesini beklerdim… Sabah evden çıkarken ağlamaktan şişerdim bırakıp gidiyor beni diye… Gidenin arkasından bakakalma, kalp kırıklığı daha o yıllarda yerleşmeye başlamış yani bünyeye :) Su dökelim, tez zamanda gelsin de külliyen yalan...

İlkokul yıllarında ki ufak bir parantez açıp kendi ilkokul yıllarımdan bahsettiğimi tekrar belirteyim zamane ilkokulluların hızına yetişmek mümkün değil, harika bir sınıfım vardı. Ufacık dünyamıza, ufacık ellerimize, her pazartesi tırnak kontrolü yapılan örtülü sıralarımıza bize koskocaman gelen anılar sığdırırdık… Aşık olmuş muydum? Ahahaha galiba evet… Aşırı bağlı mıydım? Hatırlamıyorum… Ama hatırladığım tek bir an var ki, benim için & ben onun yanağına minicik bir öpücük kondurduğum için, kendini merdivenden aşağı atmıştı.

Büyümeye başlayınca kavramlarla beraber hayallerde gelişti, serpildi… Hocama aşık oldum, babama aşkımı hiç bırakmadım, adını bile hatırlamadığım, benden haberi olup olmadığını bile bilmediğim birine aşık oldum ve hatta ad hatırlamasam da baş harfini bacağıma pergel ile kazımıştım, hala durur aptal bir S harfi bacağımda… Kenan Doğulu’ya aşık oldum, uzuuuuuunca bir süre her gün mektuplar yazdım ona :) The Barber of Siberia’daki Rus Oleg Menshikov’a aşık oldum, bastım gittim bir de Rusyalarda adam aradım :)

Anlayacağınız kendi ütopik aşk dünyamda yerleştirdim zaman içinde başka başka adamları yerlerine… Gerçek hayatta farklı mı oldu bir rakı masası başında detaylı irdelemek gerek… Çok sevdim hepsini ilk gözyaşlarımı akıtsalar, ara ara Hamidiye çeşmesi moduna getirseler, yüreğimi acıtsalar da hepsi en güzel elvedalarımdı, düşlerimi geliştiren… Hep müsait bir yürek acısında indim ben, belki hayal kırıklığından belki daha fazla acı kaldıramayacağımdan ya da belki bende sıkıldığımdan…

Şimdi artık camın ardında ki renkli dünyalara kanıp, dalmıyorum hayallere… Uyuyup kalmıyorum ineceğim son durağı kaçırmamak için… Her yolculuğu seviyorum, hepsi birbirinden güzel… Gitmeye cesaret edemediklerimi, korktuklarımı bile… Canımı acıtanlar ve benimde acıttıklarımı geride bırakma zamanı artık… " Çok sevmişti ya beni", "içi parça parça olmuştur", "hiç ağlamadım", "hiç üzmedi ki, üzemezde zaten", "hiç yanmadı canım" yalanlarını da…

Artık aşırı sevgi zamanı :) Bağlılık yok söz… Zaten bu devirde adamları bağlasanız da durmuyorlar… Hatunları da :) Artık sevgilimi öpmek için bahane bulmayacağım, çok şaşırırsa “ Gazete de okudum öpüşmek insanı gençleştiriyormuş” diye açıklayacağım, çok zor gelse de arada bir “Peki sevgilim, öyle olsun” diyeceğim, Seni seviyorum’a teşekkür ederek cevap vermeyeceğim, yemek yapacağım, hep sabredecek hep anlamaya çalışacak kadar az ama sessizliklerde boğulacak kadar çok seveceğim…

Tavsiye ediyor muyum bir şeyler, HAYIR… Reçete yazmıyoruz. Sadece anlatıyorum ben, konuşacak takat yok, seslendiremem gibi geliyor tüm yukarıdakileri… He ben yapamam belki ama biri beğenir, uygular ve de çok mutlu olur, haber versin o zaman…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder