15 Haziran 2009 Pazartesi

NeReDe BaŞlaDıYsA oRaDa BiTsiN !!!

Girdiğim hikayeden çıkamamazlığın dayanılmaz rahatsızlığı çok keyfimi kaçırıyor bugün... Hayır, hikayede tek kişilik... Diğer kahraman topladı valizleri gitti, çok hızlı, ama belki de gereğinden ve beklediğimden yavaş, ama hep bir burukluk bırakarak kalbimde, gözlerimde, dudaklarımda, ellerimde, kendi yoluna yürüdü... Başka zamanlarda, çoook eskilerde başka kısa öykü ya da denemelerimde koşarak kaçanlarda vardı, hiç vedalaşmadan nefretle ayrıldıklarımız da... Ama sonların hüznü, nefretleri hemen o an olmasa bile sonrasında, fazla da uzatmadan sildi, yok etti... Şimdi bir ben varım, benimle beraber, artık biraz baygınlık veren bu hikayede...Algım mı farklılaşıyor, egom mu pek bir kabarık, anlatamıyor muyum, yoksa anlamıyor muyum... Uffff zor geldi bu kadar soru, hele bir de cevaplar şu an çooookkk uzak, hatta yokken...

Kar yağacak diye bu kışta kandırdılar beni.... Hikayemde en net hatırladığım nokta bu... Geçen kışta kar beklentisi içindeydim ben, yağmadı, hatırlıyorum... Bunun dışında kalan herşey hayal gibi, sanırım o yüzden bu kusturan acı düşünmeye, hatırlamaya çalıştıkça... Sabahtan beri bu kaçıncı wc ziyareti, hele bir de ofiste.. korkuyorum birazdan çalacak babam kapımı "hayırdır" diyecek... Bende "evet hayır kesinlikle hayır" diyeceğim, "bir torunun olacak".... Amannnnnnn diyorum herkese ŞAKA bu, burada amaç babamın yüreğini hoplatmak biraz, benim yürek yerlere, yerine hiç inmezken...

Sıkıldım senelerdir iyi ya da kötü bir şekilde hayatıma,ruhuma,kalbime darbeler indiren bu hikayeden, çıkamıyorum ama içinden... Tam toparlanıyorum diyorum, abuk bir şarkı çıkıyor maziden... Unutmuş gibi oluyorum, ya da en yiğit halimle unuttummmmm diye anırıyorum, sonra o en sevdiğim mekana adım atar atmaz tuvaletlerde sürünüyorum yine içimde " ya beni, o hep oturduğumuz, saatlerce kalkmadığımız, dünyayı tartıştığımız, planlar yaptığımız masaya oturturlarsa" diye... Dolapları toplarken, zamanında çıkın yapıp topluca attığımı, sevaba girme amaçlı ona buna dağıttığımı sandığım eşyalar geri gelmiş gibi gözüküyor... Deliriyorum da ucundan sanırım... Resimlerin çıktığı çerçeveleri dolduramıyorum, yerine bir sürü yeni çerçeveler aldım, mutlu fotoğraflarımı, sevdiklerimi içlerine hapsettim yeni çerçevelerin, ama onun resimlerinin çıktıkları bomboş sırıtıyorlar bana... Ya resim yakıştıramıyorum içine, ya da korkuyorum belkide asarsam yeni resimler, çok bir gerçek olacak hikayemin bulanıklığı, kalbimin acısı, mide bulantım, içe akan ve dolayısı ile kilo yapan gözyaşlarım...

Özgür olmak hakediyor benim ruhumda, şarkılarda dimdik durmak, her eve girdiğimde onun sırıtan ama beni mutlu eden yüzünü beklememek, yatağın onun tarafına halen daha özlemle bakmamak, gerçekte deli gibi nefret etsemde bu onun tarafı benim tarafım geyiğinden, Abbas'ta japon balığı gibi ağlamadan waffle siparişi vermek, Boğaz'ı yeniden aynı gözlerle sevmek, anne babayı üzmeyelim modu ile artık baş ağrısı yapmaya başlayan anlamsız sırıtığı zamanı geldiği için silmek, valizini toplayıp bu hikayeden koşarak gitmek... O kadar çok korkuyorum ki, yazarken bile korkudan gözlerim doluyor.... Biliyorum çünkü muhteşem bir kalp tanıdım ben , acıttı evet çok beni, devam da ediyor halen daha, ama en güzel anlara, en muhteşem yerlere, en içten kahkahalara, en garip gözyaşlarına beraber dokunduk biz... Yıldızları düşlemedik, ikimizde uzakları sevmiyorduk çünkü... Ama ikimizinde bir yıldızı oldu gökte hep... Her gece, bir gece öncekinin yerini kaybettik ve yenisini hediye ettik birbirimize... Gözlerimi bir o anladı şimdiye kadar, sözlerimden hiç anlam çıkaramasa da bazen... bir tek yanıma onu yatırdım ben, bedeninden, nefesinden, varlığından hiç sıkılmadan... O da bir benim elimi bırakmadı hiç geceden sabahlara, ya da öğlenleri "dinlenmek lazım, we are born tired" dediğimiz anlarda... Günlerce en büyük eğlencemiz konuşmak, gülmek,sevişmek, içmek oldu bembeyaz bir maça kızı odasında, hiç odadan çıkmamacasına, sebep benim yazın en ortasında dünyanın en berbat, en iğrenç, en dehşet veren uçuğunu çıkarmam olunca... düşlerimizde oldu elbet, hatta bazen sınırları deli divane zorladık, ama gerçek bulutlarını tuttuk hep tepemizde... İşte bu yüzden çok korkuyorum, O'nunda korkularını dinleyerek, bu hikayede yalnız kalmaktan... Sol elimin üzerindeki yara izimle birlikte içimin bir parçasını barındırıyorum ben bu hikayede... Hayatım boyunca unutmayacağımı bildiğim hikayemde...

Ama ben artık valizimi toplayıp gitmek istiyorum yine de...

Nerede başladıysa orada bitsin bu hikaye....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder