16 Haziran 2009 Salı

Tahammül...

Ne zaman en sevdiklerimle, en kafamın uyuştukları ile otursam bir rakı masasında ya da en rahat, ama yine şarabın veya bilimum alkollü içeceğin ucundan tat kattığı, ortamlarda bir an geliyor ülkeyi kurtarmaya çalışıyoruz... Sarhoş muhabbeti değil, gerçekten birşeyler yapıp yapamayacağımızı ya da en kötü senaryosu ile kaçış planımızı şekillendirmeye çalışıyoruz...

Çünkü biz, en azından benim konuştuklarım, yeri gelip sonuna kadar tartıştıklarım, karşı çıkıp atıştıklarım, bizler güvenmiyoruz, inanmıyoruz artık bu ülkeye...

İllaki seviyoruz Bogazı, Taksim'i, rakıyı, balığı, Harran'ı, Karadeniz'in yeşilini, Ege'nin mavisini, Akdeniz'in nemini, ailemizi, kardeşimizi, sevgililerimizi, sevip geride bıraktıklarımızı, bu topraklarda bizi biz yapan herşeyi...

Ama biz katlanamıyoruz artık tahammülün kalmamasına, özgürlüğümüzün kısıtlanmasına, sistemin hatalarının insanlara yıkılmasına, çağdaşlığın bitmesine, düzenin boka sarmasına, her seçim öncesi 23 nisan vari etrafı bayrakların kaplamasına, Fethullah'a, Erdoğan'a, "partim birinci gelmezse ben siyaseti bırakırım'lara", dini alet edenlere, eğitime fırsat vermeyenlere, saygısızlığa, yalakalığa, siyasetin iki yüzlülük ve iki boyutluluğuna, adaletin adaletsizliğine, ülkenin elden gitmesine, aç'ın, yoksulun daha da dibe vurdurulmasına, bilimum şerefsizlerin ortada çok bir bok yemiş gibi dolaşmasına, haklarımızın yavaş yavaş elimizden alınmasına, sesimizi çıkartmak istediğimizde toplatılıp, Silivrilerde süründürülmeye...

Yok gitmeyiz, bırakamayız buraları dediğimiz günlerden uzaklaşıp, sessizleşip, gruplarımız arasında kalıp, gitmeye meyilliyiz... Maymun olan bu ülkeyi, bu milleti, suyu olmayıp çamaşır makinası aldı diye en yavşaklara oy verecekleri, kadınlar iş isterken "evdeki işler az mı geliyor" diyebilecek pezevenkleri, hepsini, topunu, sülalesini bırakıp gitmeye...

Zaman o zaman olursa, herşey gerçekten dibe vurursa.....

"Özgürlük, onayladığımız şeyleri başkalarının yapmalarına izin vermektir" by MORTIMER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder