16 Haziran 2009 Salı

DoĞmAmIş ÇoCuĞuMa İLk MeRhAbA...

Pek sevgili yavrum...

Hayatının düzenli, planlı olmamasından, kararsızlıklarından siyah saçların değil annenin düzensizliği, plansızlığı ve kararsızlığı sorumludur. Çünkü senin annen her gün yeniden uyanarak en yeni güne; tüm hayatını tepetaklak edecek kararlar alır ve almaya devam edecektir... Bir gün astronot, ertesi gün şarkıcı veya dansöz ve bir kaç gün sonra ıssız sahilllerde başıboş dolaşmak isteği doğduğunda içinde hiç korkma, bununda sorumlusu annen olacak... Çünkü o bu hayatta herşeyi ve heryerde olmak istemiştir ve isteyecektir...

Zamanını düzgün planlayamayan, çok özendiği düzgün yaşantıları bir gün bile kendi hayatına adapte edemeyen annen, sana bunlarıda miras bırakacak... Ben ve bana benzeyeceğini düşündüğüm sen hep gıpta ile bakacağız programlı hayatlara, bir dolu önemli işi on parmağında on marifetle takır takır yapan şahıslara...

Hiperaktiflik, dengesizlik, başladığı işleri zevk aldıktan sonra ortalarda bırakmak, programsızlığı programlı olarak uygulamak, her gece gelip uzak diyar hikayeleri dinleyerek hayaller kurmak senin kanına annenden karışacak...

Senin annen seni bazen evde unutacak, koşarak geri dönecek binlerce özür ile... Yapmadığı şey değil, her gün işe gidemeden 4 kere farklı noktalardan evine dönmekte... Fotoğrafçılık kursuna gitmek isteyecek hala o zamanlarda da, hatta seni gaza getirip, Galata Fotoğrafhanesine elini tutarak tırmanacak... Aklında " yavrum sanatçı olsun, özgür olsun, görmeyi bilmeyenlerin, zamansızlıktan kaçıranların gözü olsun" düşleri, içinde "sonunda bende temel fotoğraf kursuna başlıyorum" heyecanı ile... Seni balık tutmaya götürmek için sonunda ikna edecek,bir gün evvelden bahçede solucan arayacaksınız beraber, bir pazar sabahın köründe tam takım, köprülerin üzerinde sarı yağmurluklarımız, solucanları takmak için plastik eldivenlerimiz ile hazırlanıyor olacağız... Tam oltayı sallarken, annenin hep başına gelen gelecek yine başımıza, oltanın ucu arkadan geçen bir arabanın açık camında girip takılacak koltuğa ve ne olduğunu anlamadan oltamız elimizden uçacak...Korkma ben seni koruyacağım, koşacağız arkasından ilk şaşkınlığımızı atınca, kahkalar atacağız gözlerimiz yaş, karnımız kramplarla dolana kadar ve en yakın balıkçıdan balıkları alıp babana götüreceğiz...

Senin annen yemek yapmayı sevmediği için sen onun baharatı bol tuttuğu denemelerinde füzyon mutfağı denen karmaşa ile tanışacaksın yavrum... Çikolatalı suflenin içine, balık turşusu koyup yemeyi, karışık pizzanın üzerine nutella sürmeyi sende annen gibi yadırgamayacaksın...

Neyi sevdigini neye ait olduğunu asla bilemeyeceksin..Annen gibi...

Söz veriyorum tüm bunları yumuşak yaşaman, annen gibi savrulmaman, yalpalamaman için sana düzgün bir baba ayarlamaya çalışacağım :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder