16 Haziran 2009 Salı

Bakış açını değiştirirsen görüş açını da değiştirirsin...

Bugün Kanyon DnR'da keyifli keyifli kitapların arasında kaybolmuşken okudum bu cümleyi...Kapağına kanıp, ki ilk intibaya şiddetle inananlardanım, sepete attığım kitaplardan birinde... Almadım, adı sanı nedir diye sorarsanız hatırlamıyorum... Ama DnR'ın rahat koltuklarında, çok keyif alarak başladım okumaya... Yarım kaldı, yerine bile koyamadan apar topar çıktım, ama aklımda bu kalmış...
Seviyorum ben Kanyon DnR'ı, yok aslında içerisinde rahat rahat oturup kitapları karıştırabileceğiniz, okurken kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği, aynı zamanda o ne okuyor bu ne bakıyor diye de etrafı dikizlediğiniz kitapçıları... Bir kahve eksik ama ona da çözüm buldum bir dahakine termosla gideceğim...Çok seçiciyim kitap konusunda, insanlarda olmadığım kadar... Yok aslında saygısızlık yapmak istemem tüm kitapları seviyorum ben, ama onlar beni seçmekte... Yalnız böyle o seçti, ben beğendim derken bu evi de kitapla doldurmayı becermişim 1 sene içerisinde...sevmiyorum okunan bir kutuya konsun gözümden, gönlümden ırak olsun...Hepsini görmeliyim ben okuduklarımı, okuyacaklarımı, yarım bırakıp vefasızlık yaptığım için her gün bir kere okşayıp, bir sayfasını bitirdiklerimi...Kitap ödünç vermeyi de sevmem bu arada, isteyene en güzelinden bir DnR komforu yaratırım, buyurun misafirim olun, saatlerce kalın, okuyun... Ama alıp gidene, gitmek isteyene tilt oluyorum... Giden kitabın döndüğünü görmedim çünkü bugüne kadar...Yiyor mu darphaneye girip gıcır paracıkları "biraz ödünç alayım, 1 haftaya geri getiririm" demek? Ehhhh, bu da benim hazinem, zorlamayın, almayın, ne isterseniz, neyse parası ben veririm!
Çok neşeli günlerde, çok keyifli haberlerin akabinde huzur için giriyorum ben kitapçılara... Zevkim de, şevkim de bir başka oluyor... Toplayıp ayaklarımı altıma hem günü ve haberleri hazmediyorum, hemde beynimi, ruhumu ödüllendiriyorum...
Mesela bugün... Bir gece evvel bahar kırgınlığı ve is yorgunluğu hasebiyle evde yarım şişe Johnnie ile son bulup, sabah 7.21de susuzluk, kötü bir hang-over ile başlayan gün... Gözümü açar açmaz, kısacık yıllara çok şeyler sığdırdığımız, çok sevdiğim bir arkadaşımın EVETTTTTT dediğini öğrendim sevdiği adama... Bir ömür boyu, sevgisi, saygısı mutluluğu hiç azalmadan devam edeceğini bildiğim beraberlikleri için... Hayatımda X daha mutlu olmayı hakeder, Y işte şöyle böyle, A ve B'den mutluluk namına bir bok olmaz dediğim kimse yok... Herkesin en mutlu olmasını ister ve dilerim, hayatıma bir şekilde girmiş, orada kısa ya da uzun süre zaman geçirmişlerse...Ama bu insan ki, çok üzdü kendini bir aralar değmeyecek şeyler için... Anlatmaya çalıştık, anlamadı, anlamaya hazır değildi... Bu sebeple çok falcı dolaşmışımdır kendisi ile, vesikalıkları suya daldırmış, İstanbul falcı popülasyonu arasında sükse yapmış ve arada bir cin çarpacak korkusu ile tabana kuvvet kaçmışızdır...Sonra bir gün, yok aslında bir gece, dışarıda Kartalkaya'nın son karları dururken ve biz yağmurlarda kayak yaparken, tekrar şahit olmuştum mutlu kahkahalarına... Daha o zaman bana "bu adam, o adam" demişti, bu adam o adam oldu... Ve benim arkadaşımı mutluluktan havalarda uçurdu...Sanırım o da bakış açısını değiştirenlerden, seçici olurken saygısızlık etmeyip, seçilmeyi de bilenlerden olmayı tercih etti... Muhteşem bir ömür onları beklemekte, adım gibi biliyorum...
Sonra bir alka seltzer ve birkaç sade kahve sonrası, biraz daha toparlanmış halde başka bir arkadaşımın ilk'ine katkıda bulundum...Dövme, dövme diye tutturmuştu ve biz dövdürdük bugün onu, sistematik ve Deniz'i tamamlayan bir simge ile...Her ne kadar ufak bir aksiyon yaşatmış olsa da devamında, adı bende saklı, mutluydu ilk dövmesinden...Bu hastalığa birini daha tutturdum, bir ara bonus dövme kazanmam lazım :)
Şimdi sıra bende gibi geliyor... Yok hemen yanlış anlaşılmasın ne EVEEET demek için ne de yeni bir dövme...EVEEET diyecek şahıs yok, yeni bir dövme içinde yaptırılacak yer itibarı ile 5 bilemedin 6 kilo verilmesine ihtiyaç var...Ben bakış açımı değiştrimekten bahsediyorum... Hadi bilemediniz 18 gün daha verin bana... Sonra yeni yaş itibarı ile bakış ve görüş açılarında oynama yapmak gerekmekte...Daha seçici olmak gerekmekte, saygı kuralları çerçevesinde... Otu, boku hayata sokmamak, var olan yabani ve zararlı otları ayıklamak gerekmekte...Hayatın gerçekten kısa olduğunun idrak edilmesi gerekmekte... Kalp kıranların sevgili, dost, arkadaş olsun, ne olursa olsun, allah'a havale edilmesi ve arkaya bakılmadan kaçarak uzaklaşılması gerekmekte...Aklı şeyinde olanlarla, şeyi kulağından aklına kaçanlara edep, adap, yol yordam, incelik dersi verilmesi gerekmekte...Sağlığa çok daha bir çok dikkat edilmesi gerekmekte... Kendim olmayı başarmam gerekmekte, oyun yok, saklanmak yok, çok açılmak hiç yok...
Ve en öenmlisi madem atlamış bulundum bir kez hayat denen bu denize, o zaman yüzmek hem de çok iyi yüzmek gerekmekte...
Şimdi önümde yirmi DVD'den oluşan ufak bir dağ var... Bu sebeple 10 dakika içerisinde kapatıyoruz, bir an önce kasalara yönelin... Pazartesi ben beğendiklerimin yorumlarıyla şenlendiririm yine buraları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder