28 Ağustos 2009 Cuma

Güneş Apartmanı sakinleri...

İki sene falan önceydi ikametgah değişikliği ile zaten uzun zamandır yaşamadığım, kısa bir mola verdiğim baba evinden çıktım, ve çocukluğumun, gençliğimin geçtiği mahalleye geri döndüm... Aradık taradık ailece, en güvenli olsun, en güzeli olsun, en temizlenebilecek büyüklükte olsun, en kendimi bulmak için içinde telefon etmem gerekmeyen olsun denen evi.. Ve sonunda bulduk da! İrfaniye sokağın Güneş apartmanı, semtin yüzlerce sokağına inat yegane geliş gidiş olan, tek yön levhalarının özgürlüğünü sınırlamadığı, kişilikli sokağı... Güneş apartmanı ve onun çatı katı sevimli gelmişti çok bana! İçinde oturan zat-ı muhteremin iç karartan dekorasyonuna rağmen! Ondan sonra başka yerlerde gezmiştim, ama aklım ve kalbim Güneş apartmanının çatı katında kalmıştı! Tutmaya karar verdim sonunda, ancak tek başına yaşayan, 40lı yaşlardaki zat-ı muhteremin oturmasına, ekseriyet ile eve karı kız atmasına aldırmayan apartman sakinleri ve ev sahibi benim taşınma isteğim ile birlikte 3 adet konsorsiyum düzenlediler. İlkine tek başıma, ikincisine ailemle, sonuncusuna da yazılı sınava girmek için katıldım! Belliydi ve kabullenmiştim bu apartman da en az benim kadar sıyırık diye! Bir ay süren yoğun toplantılar sonrasında oy birliği ile taşınmamı kabul etti Güneş apartmanı ahalisi! Bir iki patlak lastik çıktı, zaten onlar halen daha otoparkta yerimi kaparlar, ben oraya park ettiysem ertesi sabah tüm sileceklerim havadadır! Bir ayın sonunda alınan izin ile birlikte, aylarca içinde oturan zat-ı muhteremin çıkmasını, duvarların boyanmasını, mobilyaların gelmesini bekledim! Bana kalsa badana boya biter bitmez bir çadır kuracaktım salonun ortasına, başlayacaktım Güneş apartmanının güneşli çatı katında yaşamaya! Ama oyunları kurallara göre oynamayı çok seven bir babam var benim! Dolayısı ile bekledik... Badanacıyı bekledik, mobilyaları yapan adamı bekledik, temizlikçinin tatilden dönüp evi temizlemesini bekledik, elektrikçiyi bekledik, Paşabahçe'nin çatal bıçak, bardakları getirmesini bekledik, buzdolabını bekledik, bekledik de bekledik... Sonra tüm bu beklemeler bitti ve ben ilk gecemi hatırlıyorum yeni evimde :) Tek başıma değil, gavur sevdicek ile beraberdik... Evimizdeydik... bol bol seviştik, film seyrettik, daha o zaman, onunla; L-koltuğun gayet gereksiz ve rahatsız bir mobilya parçası olduğunu keşfettik, sabah uyandık ve ilk kahvaltımızı yaptık... Mutluyduk yani! Ben mutluydum en azından, şimdi şahsın arkasından konuşmayalım!
Güneş apartmanı sakinleri, önce beni sonrasında da gavur sevdiceği çok benimsediler! Onun olmadığı ilk zamanların birinde giriş kat komşularım tarafından sorguya çekilip annemin, babamın, kocamın olmadığı keşfedilince, apartman anne ve babam seçmişler kendilerini, gün aşırı bana çaya kahveye gelmeye başlamışlardı! İşten akşamın pil bitmiş bir saatinde gelinilen çatı katının kapısında, "uğradık yoktun", "aç mısın, yemek bıraktık", "yarın yine geliriz, evde ol" gibi notlar uçuşmakta, apartmana hoşgeldin dönemi bu heralde diye düşündürmekteydi beni!

Değilmiş!!

Evde olduğum süreçlerde sürekli bir bana gelme halleri var diğer sakinlerin, bazen ne konuşuyoruz, niye konuşuyoruz anlamıyorum! Çaya geliyorlar, kahveye geliyorlar, ben onlara fırında çikolata yapıyorum, kapıma yöresel yemekler bırakılıyor, alt katın kızı kaçıp bana sığınıyor, sapık komşum asansöre binmek için beni kolluyor, çünkü kokumu çok beğeniyormuş, genç çift kavga ediyor, çocuklarını anneanneleri uzak diye bana yolluyor, gavur sevdiceğin gitmesine hepsi benimle beraber ağladı, sonra gelen gidenleri hep benimsediler, sarhoş hallerime alıştılar, eve yeni birşeyler almış mıyım diye kontrol için devamlı gelip gittiler, yazın bir Fin Hamamı özelliği taşıyan evimde klima çarpması yaşayınca ilaç getirdiler, ayağımı kırınca kekler börekler yapıp, her ne kadar baba evine geçici dönüş yapsam da her gün aradılar, balkonumdan aşağı kafayı bulup rakı dolu balonları atan arkadaşlarımı çektiler, müziğimin volümlerine katlandılar ve bu hafta başında yapılan apartman toplantısında beni yönetici yardımcısı seçtiler :))

Seviyorum Güneş apartmanı sakinlerini, evimi, rahatsız L-koltuğumu, değer verdiğim birkaç adamın yastığımda bıraktıkları izleri, onların orta odadaki hayaletlerini, elleri kocaman apartman görevlimi, giriş kattaki zoraki anne ve babamı, sürekli evden kaçan ruh haline anlam veremediğim komşu kızını, sileceklerimi halen daha kaldıran, bir gün sinirlenip o silecekleri kafasına anten yapacağım komşumu, ve yönetici yardımcısı olmamı! Ne yapar yalnız bu yardımcı, görev tanımı nedir, daha bişi demediler! Para topluyorsam ne ala, ama öyle usta çağır, asansör bozuldu gibi konular da bendeyse, konuşmak lazım görevim tam olarak başlamadan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder