28 Ağustos 2009 Cuma

Bir geçmişe gidip geliyorum, ayrılmayın bir yere!!


Bir blog'a takıldım!!

Bir kaç hafta önce pasta ile ilgili takılmıştım, malum annişkom'un doğumgünüydü, kendisinin moraller pek bir sıfırın altında seyretmekteydi, onunla beraber koştururken zaman bulamamış ve düzgün bir hediye alamamıştık, dolayısı ile şöyle en şekillisinden bir pasta yaptıralım demiştim içimden... Bütün bir cuma günümü kitlemiştim bir blog'a, hayranlık ve kıskançlık duygularım birbirine karışa karışa bütün blog'u hatmetmiştim...

Hatırladınız di mi? Hatırladınız hatırladınız!

Bugün de bunun deja vu'su.. Yalnız rejimdeyim, önümde de doğum günü falan yok, o yüzden pasta, kek börek çöreke değil de, çok tesadüfi bir şekilde, hayat'ı anlatan bir blog'a kitlendim! Bu sefer kıskançlık yok, görsellik çok, dil muhteşem, paylaşılanlar keyifli, azım suyu aka aka okuyorum... Zevkle!

He bu arada, size cuma günleri çok yoğunum dersem, inanmayacaksınız bana biliyorum :)

Neyse okurken okurken Hıdırellez ile ilgili bir yazıya denk geldim ve bir an kendi kendime gülmeye başladım, o gün ben ne yaptımlar aklıma gelince!

O zaman, bu blog yoktu... Başka yerlerde başka şeyler karalamaya çalışıyordum... Bir de bir adama zil zurna aşık olmakla meşguldüm o yüzden yazmıyordum sanırım... 5 Mayıs günü birbirimizi kitlemiştik MSN'de... Hıdırellez'i o hatırlatmıştı bana, bende o akşam annemlere ve gül ağaçlarına gidecektim! Ne dilemek istediğimizi konuşmuştuk! Birbirimizle ilgili bir dileğimiz yoktu, ya da vardı da dile getirmemiştik o an... Bir tanıdığının Galatasaray'ın UEFA kupasını almasını dilediğini söylemiş ve kandırmıştı beni...Arabalara takmıştık o gün, kim ne dileyecek, nereye asacak, ertesi gün ne yapacak derken gün bitmiş, ben bahçeye gitmiştim, gül ağaçlarına... Giderken yol üzerinde adını saatlerce hatırlayamadığım, şimdi de şak diye aklıma gelen, tuhafiyeci bulmuş, kırmızı bir kese almıştım!

Gülüyorum... Gülüyorum ve bunları yazıyorum... Düz çizgiyi bile cetvelle çizen ben, başlamıştım bir A4 kağıda istekleri yazıp çizmeye... Bir çöp adam ve bir de çöp kadın, çöp elleri tutuşmakta, ortalarında çöp kalp, çizimden olurda anlaşılmaz diye yazı ile de yazmıştım açıklamamı yanına... Anneme, babama, anneanneme, sunny'e, kendime upppuzuunnnn, sağlıklı, mutlu bir hayat dilemiştim... Araba çizdim bir de... Onunla ortak kararımız üzerine.. Çizimden en eski model vosvos görünen arabanın yanına, yine yanlış anlaşılmasın diye marka model belirtmiştim itina ile!Sonra bir dolu bozukluk ile asmıştım en sağlam gül dalına kırmızı kesemi, Hıdır Baba'ya sevgi ve saygılarımı göndererek! Bütün gece konuşup, gülmüştük telefonda!

Önemli olan ertesi gündü! O keseyi oradan söküp denize atmakta ve arkasından dileklerin gerçekleşmesini istemekteydi sıra! Ayağı çok yeni eline almış, koltuk değnekleri ile kapladığı alan iki otobüs koltuğuna eş değer olan ben, sabahın köründe Menekşe sahiline çektirmiştim arabayı, elimde kırmızı kesemle... Sabahın 7sinde koltuk değnekleri ve kırmızı kesesi ile kayaların arasında hoplayan hatunu gören park görevlisi, bulaşmaya çekinmiş olmalı ki bana, ücret istememişti, üzerine bir çay ısmarlarken müesseseden...Bildiğin duayı oku demişti annem, tek bir dua bile bilmediğine emin olduğu kızına, yeterki içinde biraz Allah biraz da Bismillah olsun ve iyi dile! Ben sanırım bir potburi dua sunmuştum, ulaşması gereken mercilere, sonra da iki değneğe dayanıp savurmuştum kesemi Marmara Denizine... O da ne? Dengenin kaybolması ile çok uzağa fırlatılamayan kese karaya vurmuştu, benimle dalga geçercesine! Daha o zaman anlamalıydım, bu keseden birşey çıkmaz diye! Ve de daha o zaman düzgün öğrenmeliydim en azından birkaç duayı! Ben yine de birşeylere inanmışım, Hıdır Baba'ya da o kadar güvenmişim ki, değnekleri elimden atıp, ayağımda dize kadar alçı ile kayaları aşağı inmiştim! Hala bilmiyorum, düz yolda iki sağlam bacakla yürümeyi beceremeyen ben, nasıl oldu da o vaziyette uçmadım denize?! Hıdır Baba'nın illa bir kerameti vardır diyorum size!... Yüzüstü yatar pozisyonda kırmız kesemi iki kayanın arasından kurtarıp, ennnn uzaklara fırlatmıştım var gücümle...

Ne mi oldu? Ben şahsıma kesinlikle üçün birini aldım... Şükür sağlık iyi, üzerine bir yerlerimi kırmadım yaralamadım! Adam çok kaypak çıktı ama, acaba kurşun kalemle çizdiğim için mi ??

Neyse, Hıdır Baba seneye duy sesimi, resimleri de beğenmediysen, daha eli yatkın birine çizdiricem! Bu sefer bonkör de davranırım, 10 kuruş yerine 50likle dolduracağım kesemi! Bu kadar rüşvetin olumlu bir getirisi olmalı! 248 günüm var önümde, iyi plan yapmam gerek!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder