Hatun kişi 30 yaşına gelmektedir ama "içimdeki çocuk, içimdeki çocuk" diye diye gezdiği için, yeni ve abuk bir bisiklet tecrübesi ile kuyruk sokumu denen, üzerine düşüp zarar verene kadar önemi anlaşılmayan, vücudun kesinlikle hayati parçalarından biri olan bölümü tabiri caiz ise kanırtmıştır!!
Tam bir ikinci sayfa haberi... OK, kan yok, tecavüz yok, kimse cinnet geçirip birbirini kesmedi, rus ruleti oynayıp beyni uçuran da yok haberin içerisinde ama kayda değer bir çaba, bolca etrafa zarar ve üzerine oturulması - iki gün geçmesine rağmen - mümkün olmayan bir kıç var!!
Tam bir ikinci sayfa haberi... OK, kan yok, tecavüz yok, kimse cinnet geçirip birbirini kesmedi, rus ruleti oynayıp beyni uçuran da yok haberin içerisinde ama kayda değer bir çaba, bolca etrafa zarar ve üzerine oturulması - iki gün geçmesine rağmen - mümkün olmayan bir kıç var!!
Cumartesi için yapılan tüm planlar force majeure nedenler ile iptal olup, evde pineklemece seansı da tatsızlaşmaya başlayınca taaa küçük sıpalıktan beri tanıdığım "yazlık" arkadaşımı aradım... -- ki böyle arkadaşları var gerçekten hepimizin hayatında!! çocukluğun naif günleri ile ergenliğin araştırmacı kişiliği arasında, 3 ay için gidilen yazlık sitelerde kanka olduğunuz, yediğiniz, içtiğiniz, giydiğinizi hatta yuttuğunuz deniz suyu bile ayrı gitmeyen, yaz anıları ve anları ile ilgili en ufak detayı kaçırmayan ama gün Eylül 15 olup okullar açılmaya yüz tutunca göz yaşları içinde ayrılıp bütün bir kış görmediğiniz... Hiç anlamamışımdır niye görüşmeyiz kışın 9 ayında?! Renkler açılıyor birbirimizi mi tanımayacağız? Neyse! -- Ben bu "yazlık" arkadaşlarından birini çektim çıkardım bu kısır döngünün içinden zamanında. O gün bugündür görüşürüz, eskiyle pek bir dalga geçip, yenilikleri hayatımızdaki anlatarak... Cumartesi günü de yakınlarda olduğunu bildiğim için aradım, neler yapıyor diye! Hadi gel bisiklete binelim, dedi... Hem muhabbet ederiz, hem biraz kalori yakılır belki, sonucunda da yakılanları yerine koymak amaçlı Yeşilköy Roma dondurmacısında ufak bir mola... Aman bir sevindim, bir sevindim, bisiklet, muhabbet, dondurma, tam çocukluğun ağustos ayları! Kandırırsam belki sahildeki küçük lunaparka da gideriz düşleri ile koşarak attım kendimi sokaklara! Yeşilköy Dürümcü Baba'nın yanındaki bisikletçiden iki adet, ne idüğü belirsiz, tam bir toplama PC kıvamında bisikleti 4 saatliğine kiraladık !!!! Daha o anda aslında beyin sinyal vermeli "ahh güzelim Lance Armstrong musun sen? Ne yapacaksın 4 saat bisiklet üzerinde?" diye... Beyin vermedi sinyali tabii ki, ama vücut tamamen unutmuş bu bisiklet ve denge olayını! Sistem öyle " Bisiklete binmeyi bir kere öğrenirsin sonra hiç unutmazsın" diye işlememekte! En azından bu hatunun vücudu iki tekerlek üzeri, dengede durmayı reddetmekte! Frenlere ne zaman asılsa parmakları sıkışmakta! Bisikletin zili ya akıllara zarar veren bir sesle çalmakta ya da tepkisiz kalmakta, ki uğraşırken zille, pedal çevirmeyi unutan hatun, dengeyi tamamen kaybedip ilk çöp kutusu, en sarı çimenlik, yol üzeri ise en pahalı araba kaportası gibi engellere takılmakta... 1 saat, 2 saat... Azimle yapanın bir yerleri deldiği kesin, ama dengede duramadığı da!! Kan ter içerisinde "mola molaaaaa" diye bağırırken duymuştum ki kendimi, önüme çıkan kafam kadar büyük taşı görmemişim!!! Zat-ı alilerine toslamamla birlikte, 3 kuruşa 4 saatlik kiralanan toplama bisikletin çarptığı yerde benimse üzerinden uçarak kıçımın üstüne sert bir inişle kalmam eş zamanlı olaylardı... Ve size söylüyorum, KALDIM !!! Her düşene ve kendi düşünce gülen ben, yine gülecektim ki, ağrıyı hissedip kıvranmaktan ileriye gidemedim! Kalkmaya çalışmak bir eziyet, kalkıldığında dik durmak akrobatik bir hareket, her oturma çabası bir gözyaşı seline dönüştüğü anda, hastaneye gitmeye karar verdik! 10 dakikalık mesafedeki hastaneye giderken birçok sözler verdim hayatım ile ilgili!!! "Bir daha yeni sünnet olmuş hiçbir şahıs ile yürümesine dair dalga geçilmeyecek" - " Binilecek tek bisiklet spor salonundaki kardio bisikleti olacak" - "Bisiklete binmek madem unutuluyormuş, sekse acilen önem verilecek! Allah korusun unuturum falan!"...
SONUÇ: Kuyruk sokumum batmış! Tehlikeyi atlatmışım, ama yamuk bir hareket olduğunu kabul etmem gerekirmiş! Hayat tamamen bir eziyete dönmüş olsa da, kıçımın altında simit olmadan oturup yatamasam da, bir kaç güne kadar geçecek olsa da, PAS !! Bir dondurmaya kandıramazsınız artık beni, bisiklete binelim diye!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder