31 Ağustos 2009 Pazartesi
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var(mış) !!!
29 Ağustos 2009 Cumartesi
Tekrar yaşanmamış yıllar, yeniden...
Aylar sonra bugün yine aynı yerdeyim!
Kısır döngü heralde!
Zamanlar aynı değil ama!Ne farkeder? İlerlemedim mi ben hiç?Yok ilerledim! Yeniden dibe vurdum, ve çıkıyorum! Daha iyi çıkıyorum! Yüzmeyi öğreniyorum her defasında yeniden! Bazen annem olmuyor ama yanımda... O zaman korkuyorum daha fazla! Ama bu aralar onunda annesi yok gibi! o yüzden o gelip bana anlatıyor, ben anneyim bu aralar... Kalp ne kadar geniş, neler almakta, ne sevgiler, ne nefretler vermekte! Ve bir an gelip damarlarını tıkamakta...
Takkk takk , takkk takkk ve sonra ses yok... çok konuşmaktan sıkılıyorum bazen, çok kalabalık olsun ben susayım istiyorum! Sessizliğe katlanamıyorum!
28 Ağustos 2009 Cuma
Bir geçmişe gidip geliyorum, ayrılmayın bir yere!!
Kimse kim?!
Seni kimse seyretmiyormuş gibi danset...
Kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle...
Sanki hiç incinmemişsin gibi sev...
(çok yeni keşfettiğim, çok tesadüfen keşfettiğim, çok keyifle takip ettiğim bir blog'dan alıntıdır!! Blog kardeşliği mi ne diyorlarmış buna, ondan işte!)
Bir ki deneme-bir ki...Çi köfte - sesim geliyo muuuu?
Güneş Apartmanı sakinleri...
27 Ağustos 2009 Perşembe
Olan biten karşısında...
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Voulez-vous coucher avec moi ce soir?
- Kalabalık iyi hoş da eşi kaybedersen sonu vahim olabiliyor. Kaybolan eş ile ilerleyen zamanlarda birbirine girmek de cabası.
- Gavur sevdicek, hakikaten gönülden sevilmiş, sevilmiş ki altı sene boyunca bir bamyaya katlanılmış! Bir de her daim yan yatar pozisyonlardan, ağır spor şartları da eklenince kalça kapsülü zarı yırtılmış! (Aman derim çok sancılı bir rahatsızlık! Üstelik sadece futbolcularda olması, siz futbol oynamıyorsanız doktor ve aile tarafından detaylı sorgulanmanıza sebep olmakta! Diyemiyorsunuz da benim adam yatakta bir pozisyon bellemiş, ehhh bu vücutta etten, kemikten, yaylıya bağlayınca durumu zar da yırtılır, kalça da kalır wallahi yatakta)
- Arabada sevişecez diye fantezi yaparsanız, ya kenara çekip bir kuytuda durun, ya da baştan kaskonuzu kontrol edin! Hele ki hele, huşu içinde salınırken kendi dünyanızın patikalarında, trafik lambasına çarparsanız, asıl orgazm orada başlıyor!
- Kalbi çok kıran en son sevdicek gibi bir adam bulduysanız eğer, iki ara bir dere demeyin bol bol sevişin! Var işte böyle adamlar, 30 senelik ömürde "Budur anasını satayım, sabaha kadar mokoko" dedirten! Ben kendisine kızsam kırılsamda, halen daha " Bayırlara kaçır beni, tırmala beni kaşı beni" şarkısını armağan ederim! Allah sahibine bağışlasın :)
- Asansör, sinema, otel tuvaleti, plaj kabini gibi umumi alanları hoyratça kullanmayın, zamansız kullanmayın, sesli kullanmayın, çok sessiz de kullanmayın, o zamanda zevki çıkmaz, kalabalık kullanmayın, heyecanlanın ama kendinizden geçmeyin, rahat giyinin ama kombinezondan da bahsetmemekteyim! Millet fikir ve zikiri anında anlamak durumunda değil!
- Bol bol eğitici ve öğretici filmler seyredin! Sektör çok gelişmekte, alet edavat pek bir iştah kabartıcı, öğrenilmesi gereken bir dolu aksiyon var. Hani siz bilgilisiniz, ama kader bu ya hödüğün birine denk geldiniz, inanın ve güvenin bana, herkes eğitilebiliyor! Takın DVD'yi, girin internete biraz yol yordam öğretin kardeşimize! Hem sevaba gireceksiniz, hem de gerçekten eğleneceksiniz!
- Kafa iyi olunup can dost ve erkek arkadaş ile girilen yatakta, sakın erkek arkadaşınız ile fingirdeşmeyin! Can dost uykulu ise, bir uyarmakta, iki uyarmakta, üçüncüde öyle bir tekmelemekte ki siz, erkek arkadaş ile birlikte uçmaktasınız yataktan! Demedi demeyin, yoksa tüm gece koyarsınız buz torbasını sevgilinizin şeyine - neresi üzerine düştüyse artık-!
- Sevdiceğin aile fertlerinden en yaşlılarının olduğu bir ortamda sevişecekseniz illaki, lütfen kapıları kitleyin, olmadı kapının arkasına sandalye masa dayayın! Bu yaşlıların dur'u durağı yok! Odaya daldı mı uygunsuz bir pozisyonda, kaldırmak zorunda kalabilirsiniz ilk acil servise! Heves kursakta kaldıya mı yanalım, Acil serviste sorarlar nedendir bu kalp spazmı sebebi diye, ona mı cevap verelim... FENA!!
- Sevişmenin 5. dakikasında "Eeee hadi ama herşeyi ben yapıyorum" diyen adamdan, seksi çamaşırınızı çekip fellik fellik kaçın! Herşey buysa, gerisi sizi tatmin etmeyecektir zaten, Zaman kaybına da, adamı dövmeye de gerek kalmaz!
- Seksi iç çamaşırınız demişken, bu özeni bir tek bizim gösterdiğimizi kabul edin artık hemcinslerim! Erkek milleti tek düğme bir yaratık! Düğmeyi hangi işlem için çevirirsen ona odaklanmakta! Adama sevişelim dediysen, sevişecek o! Ama hem sevişelim, hem de sevişirken yeni aldığım, SENİN İÇİN aldığım, iç çamaşırlarımı da gör derseniz, kitlenme ihtimali çok yüksek! O yüzden siz yine kendinizi tatmin edin, alın giyin, takın, ama bütçeye zarar vermiş olan yeni çamaşırlarınızı ilk 10 saniyede caaarrtt diye yırtan adama da bozuk atmayın! He giyersiniz bunny outfit'i, ya da Bavyeralı seksi hemşire berenizi, o zaman tutulur belki adamın nutku, cinsten cinse değişmekte, bilemem!
Kelin merhemi olsa başına sürer misali tüyo verir moddayım, haşa ne haddime! Ben bir geceden çıkan ve başa gelenleri anlatmaya çalıştım!
Ne olursa olsun, bol bol, keyifli keyifli sevişin! Hem kalori yakıyor, hem kafalar 1500, hem de hastalık derecesinde güzel birşey birbirine uyumlu iki tenin senkronize olmasını ümit ettiğimiz hareketleri! Ben bu aralar her türlü rejimdeyim, neden niye yok, vücudu, kalbi, beyni rektifiyeye soktum! O yüzden siz benim içinde sevişin!
25 Ağustos 2009 Salı
Life is beautiful...
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Geçtim düşler sokağından, bir gece vaktiydi...
Give me a break!... diyenler için!!
21 Ağustos 2009 Cuma
Jon Kortajarena...
Gitti Gidiyor.com
Gitti melek olduğuna inandığım adam... Gidiyor ya da bugün yarın! Herkes için hayırlısı olacak! Ben zaten gitsin istiyordum ne zamandır, hissetmezsem daha rahat ederim diye...Uzakta olacaktı, varlığı etrafımda dolanmayacaktı, evdeki hayaletini zaten diğer birkaçı ile birlikte orta odadaki kırmızı koltuğa oturtmuş, kapıyı üstlerine kitlemiştim... Her gün görmeyecektim, sesini zaten uzun zamandır duymuyordum, yüzünü çook özlemiştim! İnsan nasıl bu kadar kusacak kadar sinirlenir, üstüne bu kadar gereksizce özler, en okkalısından küfreder, her sabah uykusundan uyanınca bir posta öldürür, sonra gün içinde kazar kazar mezarından çıkarır! Aman bana sakın aşk falan demeyin, aşk böyle bir hastalık değil, olmamalı! Aşık oldum diye insan kendi beynini ekmek ve su katarak yiyorsa, sıçayım ben böyle aşkın içine...
Hadi bir sürüsünü aştım, ruhu temizledim, orda burda, onunla bununla sürttüm, rahatladım... Şimdi bu bilinen, ama isteyip istemediğimi çözemediğim veda nereden çıktı?! Nasıl bir insan evladı aynı kişiye devamlı veda modunda olur anlamadım da hiç? Adam sürekli bir "hak helal olsun, öpelim, el sıkışalım, kendine iyi bak, görüşelim" modunda... Bu kısır döngüden çıkamıyoruz o yüzden habire vedalaşıp, bir süre sonra yine karşılaşıyoruz?! Birden fazla veda etmek aynı insana; bünyeye zararlı kesinlikle, aklı da karıştırıyor...
Neyse, üçmilyonsekizyüzkırkbinaltıyüzyirminci vedamızdan sonra dün, melek adam artık ıssız adam oluyor... Gitmek isteyene hiç kal demedim hayatımda, seslice, o yüzden yolu açık olsun en iyi dileğim.
Çaktırmayın ben Çomar'ı arkasından yolladım! Sahip çıkarlar birbirlerine belki, ya da Çomar benden komutu alırsa ısırır kaçar bu adamı popocuğundan!
20 Ağustos 2009 Perşembe
HaLı SaHa TaKıMıMı KurDum!
Kalede, hepimize hitap edecek cazibesi ve vahşi teknikleri ile PENELOPE CRUZ. Sahanın gerisinde, nerde oynadıkları hiiiç umurumda olmayan, gol atsalarda atmasalarda sevmeye devam edeceğim ve özellikle soyunma odası toplantılarını uzun tutacağım beşlim:
DAVID BECKHAM
BRAD PITT BEN HILL
MICHAEL GSTOETTNER
La Lala LalalaaaalaLala...
19 Ağustos 2009 Çarşamba
LİSTEM :)
- my family
- sunny
- Pamuk
- sex
- Ben&JerRy's caramel chew chew
- being lazy
- weed
- Johnnie Walker Red Label, double, tek buzlu
- food
- my friends
- sleeping
- my flat
- Fenerbahçe
- him, and the previous him, and the two times previous him, and the five times previous him, and ...FUCK :)) Bu tamamen farklı bir liste olmalı!
- driving
- Haribo Cola
- bol tereyağlı, soslu iskender
- magic mushrooms
- simplistic lifes
- rakı&balık&güzel muhabbet
- .....
- .......
- ...........
Shake it up şekerim, ki tutamayalım zamanı, da cadı kazanında yanmadan...
Muhteşem bir Kenan konseri sonrası halleri...
ALAÇATI notları...
- Burayı da kirletiyoruz... İnsan kalabalıkları ile... 3 senedir üst üste aynı dönemler gibi gidiyorum, her seferi daha kalabalık, her seferi daha bir yapmalaşıyor... Gidiyor muyum ama gidiyorum! Neden mi? Sakızının tadını sevmesem de, sakızının kokusunu duymak için! Sabah herkesler uyurken, arnavut kaldırımlarında yürümek, sokak köpekleri ile oynamak, köşedeki fırından sıcacık poğaçaları koklamak, o saatlerde sokakların kendine ait olduğunu hisseden, geri kalanlarda o köye emanetmiş gibi evlerine kaçıp sığınan köylüleri seyretmek, pazarından üzüm almak, kahvesinde Fotomaç yanı sade kahve ile keyiflenmek, Sardunaki'nin rüzgarda çınlayan rüzgar güllerini duyarak uyanmak, akşam üzeri bahçesindeki çardakta uykuya dalmak, Mehmet ile keyifli sohbetler, ve buz gibi denizinde kalbimi hissetmek için...
- Kelebek, Günaydın, Şamdan gibi günlük ve haftalık yayınların tayfası ve mekanları her daim tıklım tıkış ama ben bir kısmını övüp bir kısmını yereceğim bu sefer! Öncelikle hayatımda ilk defa ZEHİRLENDİM !!! Bendeki işkembe fazla insanda yoktur; herşeyi yer herşeyi de pek bir güzel öğütürüm! Herkes bir lokma alıp, hastanelik olurken ben kazanı kaldırır, sonra onları hastanede ziyaret ederim. Ama bu sefer olmadı, ki ya bünye zayıfladı - pek mümkün gözükmemekte şu an için - ya da malzeme kalitesi hakikaten çok vasattı. Hayır sadece bana olsa alkol ile karışık ortaya birşeyler yaptık diyeceğim, ama cüssesi benim yarım kadar olan, ağzına alkol namına birşey sürmeyen can dostum da aynı yemekten yemişti ve ikimizde en amiyane tabiri ile birkaç saat sonra kaykıldık! Sabaha kadar klozet kucaklamalar eski yaşlarımda kaldı diye düşünürken, 2 metrekarede hangi delikten çıkacağını tahmin edemediğim jumbo karidesli black risotto beyin hücrelerimi öldürdü resmen! Gazetelere yazdım, belediye ye şikayet ettim... Burayı kimler okur bilemem ama YERİN ADI EL BESO - YEMEK BLACK RİSOTTO!! Mekan Eda Taşpınar denen r-vites ikoncan'ın amcasının Dominikli sevgilisinin yeri! (böyle bir zincirleme isim tamlamasında zehirlenmemek mümkün değil gerçi!) Hatun kişi leylek vücudu ile arz-ı endam ederken, gözümüzün içine baka baka zehirledi bizi!!! aman derim!!
- Madem zehirlenmeden açıldı konu, başıma gelmedi ama yine de duyduklarımı yazayım dedim! Bir arkadaşım, OTTO ALAÇATI'da içtiği içeceklerin buzlarından zehirlenmiş... bu gibi bir durum başına gelen bilmem kaç yüzüncü kişi! Hastanaye yatırıldı kızcağız, 3 günlük tatil burnu dahil olmak üzere her deliğinden geldi! TEŞHİS : DİZANTERİ !!! Şebeke suyuna karışan mikrop ile aynı sudan buz yapan müessese pek çok kişinin tatilini mahvetti ben orada olduğum dönemde! Korkumdan en buzsuz içkileri içtim hep, tequila, bira, soğutulmuş şarap derken bende mideyi deliyordum o ayrı!
- YAYA, Alaçatı'nın meşhur sokağında Hotiçlerin bir restoranı... Kapıdan girip arka bahçesine yürüdün mü farklı bir yerdesin sanki! İnanılmaz geniş, bayağı bir kalabalık barındırabiliyor, ama birbirini rahatsız etmeden... Yemekler lezzetli, servis düzgün! Hayatımda ilk defa kızartma çiğköfte yedim, süper acı ama lezzetli bir sos ile! BAYILDIM! şiddetle tavsiye ederim! Sunuş, yemek takımlarının modern kibarlığı, etrafın döşemesi, müzikler (o gece fazla Leonard Cohen çaldı!) düşünülerek bir araya getirilmiş! LINGUINI VONGOLE isteyen ben, fazlasıyla turistik olan Alaçatı'nın bir o kadar fazla sosyetik restoranında daha bol linguini yerine bir sürü vongole görüp tabağımda, keyifle yemekten ve mantıklı bir hesap ile ayrılmaktan çooook mutlu oldum! Ayrılırken de mekan pek bir kalabalıklaşmaya başlamış, güzelleşmekteydi! ama gidilecek daha çok yerler vardı :)
- NAR... Bana işte budur dedirten mekan!! El Beso'nun köşesinden sağda sokağın içinde A46'yı görerek içeri girin ve geçer geçmez gördüğünüz tahta kapıdan dalın! Ve evet, şaşırmayın gördüğünüz kadar sadece, daha fazlası, daha gerisi, daha içerisi yok! Biraz erken giderseniz, yer bulma şansınız olabilir, koltukların tek kale maç yaptığı NAR'da ama ayakta da gayet keyifli, kaliteli, rustik bohem arası bir mekan! Etrafının taş tuvarlar, duvarların yeşiller, tepenizin gökyüzü ile çevrili olmasından hoşlanan, ve rock, kaliteli 80'ler karışımı müzikleri sevenler için harika bir mekan! Cumartesi de Pazar gecesi de gittik biz! Fazlasıyla keyif alıp, bol bol hayıflandım mojitolar eşliğinde "Allah'ım işte bu ve bu kadar benim istediğim. Neden yardımcı olmuyorsun?" diye... Heralde kabul olmaz, Ramazan önü, üç aylarda bu kadar alkollü kendisi ile konuşma çabalarım! Allah'ım bugün ayıkım ve olursa NAR, yok çok zaman alır diyorsan sakızlı muhallebi dükkanım hakkında bir düşünmeni rica edeceğim! Mekanları buldum, bütçe falan hazır ama biraz yardımın gerekmekte!!
- OTTO Alaçatı'yı hem gündüz hem gece yaşayan bir insan olarak "nasıl yani, bir mekan bu kadar mı fark eder 12 saat içerisinde" diye şaşkınlık içindeydim. Gündüz garsonları ancak olta ile avlamaya çalıştığımız, buzlarından zehirlenenin çok olduğunu duyduğumuz, müzik'in m'sinin yanlışlıkla bile uğramadığı bir mekanken; gece 2.30'da ayak bastığımda tanımakta zorluk çektim! Mahşer yeri gibi bir kalabalık, herkes birbirinin üzerinden geçmekte, Otto tarzı müzik aynen devam, ki ben bir süre sonra sıkıcı bulurum bu tarzları, popülasyon İzmir'in bağrından kopup gelmiş, yazlarını Çeşme'de geçiren gençlik ağırlıklı, herkes birbirini tanıyor, sen yanlışlıkla bir taneciğini bile tanısan bütün Otto ile öpüşüyorsun, artık İzmir'in sıcak kanlılığı mı yoksa kimse domuz gribi diye birşey duymadı mı anlamadım! Buz sendromu ile gözüm çok korkutulduğu ve bira da göbek yaptığı için, tequila'ya saran ben sabah 5 suları sayısının 9a vardığını düşündüğüm shotların etkisinde mekanı terk ederken, bir kısım yeni gelmekte, bir kısım hiç hız kesmeden eğlenceye devam etmekte, bir kısımda yalpalayarak başka mekana gitmeye çalışmaktaydı! Ben bu tür eğlence için biraz yaşlanmışım sanki... Tequila kesinlikle favori içkim değil, ama bir başlayınca şişenin dibini görmezsem birilerine, en başta da şişeye ayıp edicem gibi geliyor heralde içtikçe içiyorum... He bir de bazı İzmirliler, kafalarıda güzel olunca pek bir komikler! Bir arkadaş, belli bir süre konuştuktan sonra, bir kaç kere başa sarınca, sıkıntı geldi anlatmaktan herşeyi sil baştan "Ne yapıyorsun İstanbul'da" sorusuna bezginlik ile "Önüme geleni" diye cevap verdim! Paşamın tek anladığı cevap bu olsa gerek ki, pek bir hoşuna gitti, sarıldı öptü, bir double Johnnie koydu önüme! Hiç geri çevirmem Johnnie'yi, kırılır! eh bu da yolluk olsun diyip, beni anlamayan adamla biraz daha takıldım, sonra bıraktım gittim, güneşin doğuşunu seyretmeye!
- Ehhh hep gece gezmedim, 24 saat gezdim ben bu birkaç günde o yüzden ucundan biraz beach info'da vereyim, gündüzleri ne oluyor oralarda diye merak edenlere! Dediğim gibi Otto gündüzleri off, denemeyin bile, iyileştirmeniz mümkün değil! He bir de adamlar zaten sabahın ilk saatinde kapatıyorlar, o yüzden gündüz terk edilmişlik hissi normal gibi geldi bana! Alaçatı Beach Resort (hemen Babylon yanı) gerçekten güzel! Bir cumartesi daha ne ister insan; harika chill arkasından samba, rumba, hooop eller havaya music, lezzetli yemekler, düzgün servis ve nezih bir topluluktan başka!? Tek anlam veremediğim 5 dakika ara ile anlaşmış gibi tepenize gelen bir dolu ıvır zıvır satıcıları, gereksiz işler elemanları... Yok bir arkadaş Bursa'da okuyor, palyaço kılığında (aslında o sıcakta o kıyafet içinde olması için bile üç beş kuruş tip edilmeli kendisine!! Fena!!) sahilin "güzel" kızlarına (her hatuna uğramakta, yerse erkeklere bile gidiyor) horoz şeker gibi şeker satmaya çalışıyor!?! Amaç: okul harcını denkleştirmek !! Ahh be kardeşim, kreatif ol canımı al! Ama palyaço? Ama horoz şeker? Ama bana niye geliyorsun, etrafımda minimum iki çocuklu yüzlerce aile varken? Ama yok ısrar etme, midye dolma yiyodum zaten! O bitiyor, arkadan gazete ister misiniz diye birileri geliyor tepene! İstemem kuzum yaaa, kısa tatildeyim ben, dünyadan birşeyler duymak görmek istemiyorum! Zaten annem var benim, alimallah BBC local yayını gibi! Obama gaz çıkarsa, mesaj atıyor! Git başımdan, nolur kasma beni, almayacağım gazete! Heh, kurtulduk, şöyle dostlarla biraz sohbet, azıcık şezlongumun keyfini çıkarayım derken Sony vario zarıyla geliyor. Yok zar atın, iki kere aynısı gelirse şunu kazan, üç kere gelirse bunu kazan, 4 kere gelirse yanımdaki kızı kazan... Ben kumara değil aşka inandığım için, iki kere aynısını tutturamıyordum eğer kumara teşvik eden arkadaş ayağı ile zarı düzeltmese! Aman ha, kazanmış saymıyorum kendimi! Hala aşkta kazanıcam ben diye inanmaktayım! Neyse "salla pulları zarları" arkadaşları İzmir Marşı ile uğurladıktan sonra, kendime ve çevreme de söz vermişken " bir sonraki şahıs ya da grup'ta olay çıkarırım" diye, geldi birileri yine... Artık bir şişe şarap, arkası Miller (aaa bunları unuttum, bunlarda geldi... Kapak topla, onu al, bunu al diye! 5 kapağa bir miller kızı vermiyorlar o yüzden iki kapak biriktirip sadece telefonu şarj ettik!),arkası iki lezizzzz mojito ile pek bir çakır keyiftim, dalaşmadım kimse ile, yine sarhoş sarhoş Allah'ı karıştırdım işe, O'na havale ettim hepsini! Pek bir gelen giden olmadı hakikaten sonra! Demek mantıklı isteyince, uğraşmıyor, yardımcı olmuyor değil kendisi...
Böyle işte yaaa... 3 günlük Alaçatı bu kadar uzun... Düşünün ben bir de 45 gün Yeni Zelanda programı yapıyorum! Hahahahha ALLAH hepinize sabır verir o zaman inşallah! :)) Velhasıl kelam ALAÇATI MUHTEŞEM - ALAÇATI YAŞIYOR
18 Ağustos 2009 Salı
GERİ DÖNÜŞ... Hem de güzelinden geri dönüş :))
Yok sıyırmadım :) Her daim ucundan deli olduğum için, bengiller öyle kolay sıyırmazlar! Cinnet geçirirler, kızarlar, küserler ama sıyırmazlar... Hep en son noktada bir yolunu bulup toparlayanlarız biz! Baştan söyliyim pek de memnunuz halimizden!!!
Öyle uzun kaçmadım, 3-4 gün... Yalnız da kaçmadım, çok sevdiklerim vardı yanımda, en az onlar kadar seveceklerim zamanla... Issız, yeri adresi olmayan bir yerde değildi, çoook kalabalıklara gittim! Yani planladıklarımın tam tersiydi bu 3-4 gün ama harika geldi... Geldiği gibi kalması için de bir sürü karar aldım, uygulayacağıma inandığım, kapasitenin ve istediğin yeteceği, etrafın destek vereceği.. Hayırlısı bakalım :)
Yüzdüm acayip soğuk sularda! Çok faydalı birşey... Hem durmadan alkollü gezilen tatilde kafayı aydırıyor, hemde kalbin nerede, nasıl attığını, nasıl etkilendiğini acayip hissettiriyor! Buz gibi sular sayesinde çivi çiviyi söktü, hem kalbim hem beynim eridi, kendime geldim, yerimi buldum, yörüngeme döndüm! Daha bir mutlu girdim evime... Beni acıtan adamı affettim, yanındaki çerezleride!! Ona kızmayı da bıraktım, görmemezlikten gelmeye çalışmayı da! anladım ki ne kadar üzse de, kırsa da beni, ben bu adama gülmüşüm zamanında, bu kadar göt olacağını bilmeden! Heh, şimdi öğrendim diye, o günleri silip atmaya çalışmam, herşeyi unutucam, hiç hatırlamıcam çabaları niye? Çaba da kalmayınca işin, geçmişin ve yakın geleceğin içinde şahsa dair, o kadar kolay oldu ki üzerinden atlayıp geçmek, arkama bir gülümseme ile dönmek ve önüme döndüğümde herşeyimle barışmış olmak!
Dedim ya ben zaten kin güdemeyen insanlar kümesindeyim!! Ufak ahh'larım oldu, olacak da! Ama o kadar da olsun, dünyanın MAL'ı ben seçil miyim Allah aşkına!!
Dehşet içtim!! Yani bu bir kaç günde komaya girmediysem bir daha, büyük sözüme tövbe, sittim sene girmem heralde alkol komasına! insan hiç mi mola vermez diye düşündüğüm/düşünmeye çalıştığım anlarda bile içiyordum! Ama kesin kararlıyım 19 temmuz itibarı ile kesin ve uzun bir detoks, zayıflama, ruh kadar bedeni de temizleme, kışa ve yeni sevgiliye hazırlama dönemi :) Niye 19 temmuz diye soran olursa çift rakamlı günlerde kararlarımı uygulamaya başlamayı tek rakamlı seviyelerde de müziğin sesini sevmemekteyim... Yani 19 temmuz günü kendimi yenilemeye başlarken 30 volüm ile Janis Joplin dinlemek isteyebilirim...
Deli konuştum, herkesle, herşeyle, kendimle... Lüzumsuz laflarda çıktı ağzımdan, sırf kalabalık yaptılar belki, ama çok lüzumlu söylenenleri de can kulağı ile dinledim, ölçtüm, tarttım kendikilerimin yanına koyup! Çok şeyler ekledim benimkilere ve yoluma devam etmekteyim, :) , yine hep bildiğiniz, artık sanırım bıktığınız, gevezeliklerim ile!
O kadar garip, o kadar tatlı, o kadar deli - evet benden daha deli -, o kadar zavallı, o kadar güzel - evet çok kıskandım -, o kadar şaklaban, o kadar kayıp insanlar tanıdım, gördüm ki şaştım kaldım, 72 millet bir arada olduğumuza!
Anlayacağınız iyi geldi bu bir kaç gün, daha sakini olur muydu, olsa güzel olur muydu, bundan daha iyi modda döner miydim??... Yapmadığım için, karşılaştırması zor olacak... Ama yakınlarda bir de bir Karaburun kaçamağım olacak, kuş seslerinin ovalara karıştığı, denizlerin daha bir çivi olduğu, yolların pek uğramadığı ve hayat felsefesinin "Kasmassan ve kastırmassan, kal" olduğu bir yerlere... Orada tam bir arınır, sonbahara güzel bir giriş yapar, bu temizlenme ile bakarsın iki kış bile çıkarırım ben :)
BOLT...
14 Ağustos 2009 Cuma
MUHTEŞEM!! BEN YOKKEN BOL BOL DİNLEYİN, DÖNÜŞTE SINAV VAR!
Enbe Orkestrasi & Altan Cetin - Martilar (2009) by Aluxton
Yükleyen Aluxton69. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.
Ne dediysem bir bir hepsi çıktılar
Üzerimden güldü geçti martılar
Bu aşk böyle yürümez sandım, içime kapandım
Soğudum, soğudum, soğudum, ısıttı şarkılar
Oldum olası sevmez kalbim matemi
Hiç gerek yok suç sende mi, bende mi
Bu aşk böyle yürümez sandım, içime kapandım
Sevmenin adaleti yokmuş anladım
Gelme istemezsen
Yorgun düştüm yüreğim sana kırgın
İnandır bu son olmayacaksa
Gelme istemem...
Bir süre...
Ahenkle dans etmek...
13 Ağustos 2009 Perşembe
OSCAR WILDE (takıldım dün akşam kendisine, seçmece bunlarrr!)
12 Ağustos 2009 Çarşamba
11 Ağustos 2009 Salı
DÜNYAYI TERS YÜZ EDEN ADAM...
En yeni bisiklet tecrübesi ve kuyruk sokumu...
Tam bir ikinci sayfa haberi... OK, kan yok, tecavüz yok, kimse cinnet geçirip birbirini kesmedi, rus ruleti oynayıp beyni uçuran da yok haberin içerisinde ama kayda değer bir çaba, bolca etrafa zarar ve üzerine oturulması - iki gün geçmesine rağmen - mümkün olmayan bir kıç var!!