13 Eylül 2009 Pazar

Kim demiş....

Benden Yeşil Parmaklar olamaz diye?!
Halt etmiş!!!

Bütün bir öğleden sonra toprakları mıncıkladım, çiçeklerimi saksılara diktim, ilaç koydum ölçerek, ölenleri üzülerek söktüm yerlerinden, çiçek cennetine gönderirken şarkı söyledim onlara! Fonda bol Morcheeba, arada bir sigara, bol temiz hava, taşınan alt komşuya güle güle derken yanlışlıkla aşağı atılan saksı altlığı (bizim kaçan kız gitti bu arada.. Özlicem ben sanırım onu), kendi kendine konuşma, telefonu tamamen kapatma, her yeni dikilen çiçekim ile akıttığım sevinç ve "aman da ben neler yaparmışım" gözyaşları, bir iki ufak solucan... Rahatlama... Sonuç nedir derseniz, buyrun bakın aşağıya...

Belim kopmuş durumda! Bacaklarım çömelmekten fonksiyonlarını kaybettiler, düz yürüyemiyorum! Balkondaki çamur deryasını temizlicem diye, kova kova su taşımaktan anam ağladı ve sanırım su giderini tıkamayı başardım bir şekilde... Ama mutluyum! Öptüm hepsini, konuştum biraz, sağlıklı kalmalarını, bir senelik olmamalarını istedim... Şimdilik ses seda çıkarmadılar, uyumlular!
Ben yinede isim takmadım bu sefer hiçbirine... Sonra ayrılmak ve veda zor oluyor!
He bir de tehdidimi de savurdum! Ben ölürsem siz nasıl üzülürseniz, siz ölünce bende üzülüyorum, o yüzden ayakları yere sıkı basalım lütfen diye! Yağma yok, kardeşleri çok kalbimi kırdı çünkü daha önce!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder