4 Eylül 2009 Cuma

Gelll, gelll sevgiye gel, neşeye gel! Taze taze bunlar, kaçırma gelll!

Sabah çığırtkanlığı diyorlar zannedersem benim bu yaptığıma! He bir de "Thanks God its Friday" sendromu... Ama baştan söyliyim!! Yazıcam, çizicem, sonra gidip en sevgi ve neşe dolu halimle yandaki bankta bekliyor olucam! Koca bir çanta fazladan neşe ve sevgiyle birlikte! Sudan ucuza veriyorum hepsini, her boyda paketimde mevcut! Haftasonu boylarını alana, yanında bir kocaman Burçin öpücüğü, birde seçtiğiniz renklerden bir bulut bedava!...
Dün akşam bir geçmiş olsun ziyareti sırasında farkettim ki, tüm çevremdekilere ve bana bu kadar sevgi açlığı ve neşe azlığı yeter! Gittim hepsini ellerimle topladım, baktım, sakladım, dün geceden bu sabaha! Almayana darılırım, emeğe saygı lütfen biraz!!
Çok şekerli, pek bir keyifli, en sözünün eri, vurdumu da oturtan bir arkadaşım var benim... Biliyorum bıktınız bu arkadaşlardan ama hiçbiri hayali değil ve söz ben hepsiyle tanıştırıcam bir gün sizi! Hatuncum, çocukluktan beri var hayatımda!...Beraber ortaokul/lise yıllarını paylaşmışız, hapishane gibi bir okulun keyfini çıkarmışız, ağlamışız, bol bol gülmüşüz, şarkılar ezberlemiş, kopyalar çekmişiz, tatilllerimiz olmuş, kavgalarımız, bazen sırtımızı dönmüşüz birbirimize ama hep varız bir yerlerinde hayatın beraberce... Dün akşam, zatürre olduğu kesinleşen, başlangıcı en hızlı şekilde atlayan ve hastalığın göbeğine bodoslama dalıp, narin popuşkomu delikli bir süzgeçe çeviren ben'i ziyarete gelmişti... Ne zamandır da anlatacaklar var, zaman yoktu, yaz sezonu fırıldanmaları sebebiyle...
Çok dolmuş bu kuzum, çok canına tak etmiş birşeyler... Ve en son vukuatı, Bebek'in Mangerie'sinde bir adamı terastan atmakla tehdit etmesini anlattı sinirle... Büyükbaş hayvanlar listesine adını kaydedip, yanına "imha edilmek üzere ayrılmıştır" yazdığımız şahıs ile benim hatuncum yıllar öncesinden tanışıyorlar, hatta gençliğin stajlı yıllarında beraber çalışmışlık, bolca fotokopi çekmişlik, arada bir de birbirine naifçe göz süzmüşlük var. Birkaç ay önce talihsizlik diye nitelendirdiğimiz pozisyonda, tekrar karşılaşıyorlar ve bizim hatun darma duman oluyor... Şu an, bey'liğinden tamamen şüphe ettiği efendi, serpilmiş, güzelleşmiş, pek bir cana yakın, pek bir selvi boylu, pek bir çekici ve ilgili... "Yeniden" tanışma, kaynaşma bölümlerini hızlıca atlayan bizimkiler, beraber bir yemek yemeye karar vermişler, biraz önce bahsettiğim mekanın terasında... İş çıkışı iğrenç köprü trafiğini, papatya dolu bayırlar gibi gören, kornaları kuş seslerine benzeten, debriyaj-fren hareketlerini en güzelinden ayak masajı zanneden hatuncuğum, kendini ilgili teras katına attığında, bizim (kuzumun tabiri ile) Adonis gün batımı ve mavi deniz, hafif rüzgar, yatlar manzarasının tam göbeğinde bir şişe buz gibi beyaz şarap ve iki fiyakalı şarap bardağı ile beklemekteymiş... Hatuncum, eli ayağı birbirine itina ile dolaşırken, caaanım topuklularının üzerinde falsosuz gitmiş oturmuş Can-ı muhteremin yanına ve sohbet başlamış! Maçın ilk çeyreğinde gelen kritik soru ile bizimkisi "tamam bu o galiba" tribinde, "hayatında önemli ve özel biri var mı" sorusunu hayır diye yanıtlarken, ama bu arada en saftorik hali ile mavi gözler, gün batımı, beyaz şarap üçlüsünün ağına düşüp soruyu birde kendi, karşıdaki mandaya sormayı akıl edememekte... Akşam üzeri yedi sularında başlayan sohbet ve kesintisiz iletişim beş saat sonunda, bizimkinin konuyu evlilik, ne düşünüyorsun, var mı plan gibi bölümlere getirmesi ile tepe noktasına ulaşıyor... Büyükbaş listesinin top 10'una altın harfler ile kazıdığımız eleman, " evet aslında yavaş yavaş var... Bizim hatun - ki benden 10 yaş büyük ve sekiz yaşında bir çocuğu var - artık evlenmek istiyor. Dolayısı ile bizde hazırlıklara başladık" cevabını verdiğinde kuzum belki de görüp görebileceğimiz en sakin tepkisi ya da olayın ilk şoku ile " ne mutlu, hayırlı olsun, bir yastıkta hep beraber, ley lüm ley" türkülerini söylüyor!
Küçükken, ufacıkken yapılan, nefret ettiğim bir espri ile "kareli jeton" hatuncuğumda geç düşüyor ve 10 dakika sonra adamı terasın korkuluklarında sallandırıp bırakmak sureti ile, kendisine yönelen bir sürü çift gözü hiçe sayıp, mekandan arz-ı didar ederek ayrılıyor. Bir daha ne arayan var, ne soran haliyle...
Bu kadar neşeli anlattığıma bakmayın dün akşam zaten tıkalı olan uzuvlarım, iyice su kaynatmış ve kulaklarımdan buhar çıkarıyordum! Saygı, sevgi kavramlarını bu şekilde hiçe sayanların gazabına kurban gidenler için, bende dün gece sakinleşip bol bol sevgi ve neşe topladım, en yeni bitenlerden... Amaç mı ne? Hödük gelip hödük gidecekleri elbette değiştirmek zor, ama topladıklarımdan ne kadar çok dağıtırsam sizlere, sizden de hemen yanınızdakilere, belki çemberi genişletir, denize daha az adam döker, terastan kimseyi sallandırmayız cinnetlerde...
Lütfen ellemeden seçelim! İade kabul edilmemekte! Denedim olmadı yok, uyar beden bunların hepsi... Kabinler şimdilik dolu ama bekleyin sırada, fazla uzun sürmeyecek! Ömür boyu taksitle satıyorum hepinize, arada bir buluşalım bir rakı masasında yeter bana!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder