14 Temmuz 2009 Salı

LEeEett the SunShine innnn, the SunnnShineee in...

Önce "ben miyim sadece bu parlak yaz günlerinde kendimle beraber herkesin içini karartan" dedim... Kimseyle eşref ve eşşek saatlerimiz tutmak durumunda değil zaten... Ve ben bu aralar çok bir eşşek saatlerimdeyim... Pazar günü babam çok önemli birşey dedi ve "ahhhaaa" dedim, "sorun bu işte"... "Taktığın maskeyi çıkarmayı bileceksin bazen. Bileceksin ki yüzün dinlenecek. İçin acır, kafan karışıkken, gülmek etrafa, seni ancak anlık tatmin eder, gerisinde yalnız, sessiz bırakır. Sen de yap bunu artık, kızgınsan kızgınlığını bilsin insanlar, üzgünsen sahte gülüşleri değil üzgünlüğünü koy ortaya... Böylece hem oyun oynamak zorunda kalmazsın, hemde bu kadar birikip taşmaz için" !!!!

Bak ya sen benim minik adamıma, 60'lara yaklaştıkça pek bir guru olmakta kendisi... Ama haklı da.... Suratım kasılmış, kalbim pek bir yarım ağız atmakta... Üzüntünün, gözyaşının,kırığın, yırtığın kendi kendine üstesinden gelinmesi gereken bir olgu olduğunu kabul ettim hep ben... Bunları kendim toparlarım dedim, yeter ki insanlar anlamasın bilmesin, görmesin, duymasın... Yanlışmış, halen daha da yanlış.. Bakalım bu saatten sonra nasıl bir rektifiye geçirticez benliğe ve düzeltmeye çalışıcaz... İlk adım, pazardan ve ulu manitu baba Sayar'ın derin ve felsefik konuşmalarından sonra, psikologlara bakmaktı google'da... Sonra farkettim, binlerce opsiyon arasında yakışıklı bir psikolog aramaktayım ben... Yani olay ile uzaktan yakından bağlantım yok, amacı şaşırmışım ve madem böyle bir arayıştayım bari pazarın en güzel malını seçeyim diye bakıyorum... Hmmmm, yanlış yoldayım... Ama o arada farkettim ki ben değilim sadece ota, boka takan, biryerlerde saplı kalıp, eli kolu yosunlara dolaşan, karmaşık hikayeleri olan, özgürlük ile yalnızlığı içiçe geçirmiş, hatta bolcasından yalnızlık eklemiş olan... Buruk bir yalnızlık, çok kızılmış, kırınılmış, küsülmüş çünkü birşeylere... Yani bu güneş, kum,deniz, yaz, açık hava, temiz hava her zaman iyi gelmeyebiliyormuş herkese... Açıkça itiraf edeyim bir ucundan sevindim, abidik gubidik sebeplerden şişelere mum diken, 3 metrelik yolu, alkol etkisi ile sürünerek 20 dakikada giden, bütün gün tüm dünyaya ve uzaya ana avrat, bacı, koca, görümce küfredebilen bolll insan olduğuna etrafta... Yeeeaayyyy, o zaman parayı ve zamanı bir psikologa yatırmaya hiç gerek yok!!

Bu da dannnkk edince kafaya o zaman eller google'ın arama butonunda stil/alışveriş/moda danışmanlığı yazdı kendi kendine :) Belki de huzur imanda değil, bilen anlayan, gözü olan biriyle çılgın alışveriş turları, gardrop yenileme seansları, ve eğlencededir... Hemi de kendisinin sözü kanun sayılırmış, in ve out diyince...

Bekle beni hayat, hızlı olabilirsin, ama gardrobu ve stili biraz toparlayıp, topuklular elimde koşaraktan sana gelicem... İçeri girerken yeniden, ayaklarımı siler, ayakkabılarımı giyer, son bir kez bakarım kendime :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder