Dün gecenin bir körü, saat 1 suları, Dolmabahçe'nin önünden geçiyorum... İstikamet Fındıklı tarafına doğru, Beşiktaş'tan inmişim... Maksat öyle aylak aylak araba kullanmak, sessizlik falan... Atatürk'ün resimleri başlayınca hep bir frene basarım ben... Bir göz yolda diğer tüm duyular resimlerde seyrede seyrede giderim... Eli işte gözü oynaşta misali...
Dün geceki manzara çok daha güzeldi... Kafayı bulmuş olduğuna inandığım bir arkadaş, alkol ya da mutluluk farketmeksizin, hoplaya zıplaya koşmakta Dolmabahçe'de... ama böyle bir uçma modu yok, böyle bir sırıtmada yok.... Zannedersiniz Ediz Hun, papatya kaplı yaylaların birinde koşarak sevdiceği Filiz akın'a kavuşacak birazdan... Ve her resmin önünde, iki zıplama arası mola verip, Atatürk'ü öpüyor!!
Bundan daha iyi kafa olamaz heralde, daha sakin olmadığı kesin :)
Arabayı çekip sağa koşasım vardı izlerinden... Belki aynı ruh hali bana da bulaşır diye... Belediye otobüsü geldi arkamdan, duramadım :((
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder