12 Ekim 2009 Pazartesi

Topukların sivrisinek halleri ile mor kol arası...

Ne garip havalar bunlar... Kış kışlığını bilemiyor gibi!?
Herkes gibi, herşey gibi hayatın bir yerlerinde iki arada kalmışlık var havada da... Hayvanlar bile şaşırmış durumda bu uzun aralardan! Sivrisinekler mesela... Ne zaman bu kadar saçmalaştılar? Niye topuğundan ısırırlar insanı? Ekimin ortasında hemde... Niye arılar gece gezmelerine başladı? Ve hepsi ışığı gördükleri ilk açık camdan içerideler?
Onlar bu kadar etkileniyorsa bu aralarda benim savrulmalarım normal o zaman...
Çok geç keşfettim sanırım, ya da öncesinde hiç düşünmedim havalar soktu bunu aklıma ama her adam ayrı sevişmekte farkında mısınız? Ayrı tatlar ya da tatsızlıklar bırakmaktalar vücutlarda... Bir bedende kaç iz birikir birine ait? Birkaçına, birçoğuna ait? Beden nasıl unutur bir öncekini, bir sonrakini kucaklarken? Ne zaman sarılıp uyumayı bilirsin birine, nefesin yanında tıkanmadan, bir yerlere geç kalıyorum kabusları görmeden? Nedir en ileri gidebilirim dediğin mesafe? Ve kaç kere geçersin o mesafeleri arkana dönüp bakmayı akıl etmeden? Limit nedir hayatta? Kendi koydukların mı sana sunulanlar mı? Beklemediklerin hep olurken beklediklerini niye hep beklersin, olmayacağını bile bile? Kaç hata yapma hakkın var bir mevsimde? Ya uzun süren mevsim geçişlerinde? Nedir beyni uyuşturan? Bir gramlık beyaz toz paketleri mi yoksa düşüncelerin en derini mi? Belki de düşüncesizliklerin ta kendisi!? Bir gece önce sen olmadığını sandığın, düşündüğünde gülümseyip, utangaç şarkılar söylediğin gecelerin sayısı kaç olmalı peki?
Kolum mor, paket bitmiş, utangaç şarkılar dilimde, gülümsüyorum ve yanımda kolonya şişem; topuklarıma boca ettiğim... Bu uzun mevsim arasının en garip gecesini, anlamlaştırabiliyor muyum sorusuna cevabım omuz silkmek oluyorsa o zaman ya yine yanlış denizlerde yüzüyorum, ya da başımıza gelecek var!
Yağmurlar yağsın artık... Yağsın ve suratımı ıslatsın! ve sonrada bolca kar... Altına gömülüp, soğuğu iliklerime kadar hissetmek istediğim kadar bol!!

2 yorum:

  1. Her sevgiliden bir göz izi kalır göz bebeğimde; hepsine bir parçanı verir de yolcu edersin gitmek istediklerinde; sen de alırsın onların parçalarından yapışıverirler müsait bir yere... Eskir izlerin bazıları, silinir giderler zamanlar; bazıları içine işler ve sen neysen, onların sayesinde olmuşsundur belki de...

    Yeni bir adam demek uykusuz geceler demek. Bunu keşfettiğimde vazgeçtim az ötedeki bahçce benimkinden daha mı yeşil acaba diye merak etmekten... Serde tembellik var; güller, bülbüller, sümbüller de beklese beni bir sonraki gideceğim yerde ben yine yatmayı tercih edeyim bildiğim çimenlikte... en azından rahat rahat uyurum dedim ve böyle seçtim...

    Sen güzel kardeşim, aklının aydınlığı kelimelerinden yansımakta ama ondan da çok yüreğinin sıcaklığını yaymaktasın etrafa... Söz dizimlerinde ustalaşmaktasın git gide; hesapsız, kitapsız yazabilmek becerisinde ilerlemektesin... İzliyorum zevkle... Ve diliyorum varlığına inanıp da adını bilmediğim tek yaratıcıdan sen de kendi mucizeni bul; hatta yarat diye... İyi ki varsın.

    YanıtlaSil
  2. Sen benim karmaşık geçen ama çözemediğim dönemimin en pohpohlayan, en suratı kızartıp, aptalca sırıttıran Üstadı...Teveccühün dicem, sen sevmessin gibi geliyor bu lafı :)
    Teşekkür ederim Ustam, ben deniyorum... Bazen iyi geliyor, bazen hiç bir işe yaramıyor, ama çoğunlukla rahatlatıyor ardı arkasına dizilen kelimeler :))
    Ve bende artık tembellik yapmak istiyorum :) o oyuncaktan bu oyuncağa koşup kırmaktan yoruldum :) Neyse, varlığına inandığım güç bir gün herşeyi benim için de kolaylaştıracak.. :) ama ben zaten bu halimden de memnunum yaaaaaa, hahayttt, nevrotik hayranın...

    YanıtlaSil