8 Ekim 2009 Perşembe

İçİnDeN mArTı gEçEn Ev...

Evet, bir uzaylı bekliyordum aslında, ama şansıma Basri geldi ziyaret etti beni!... Basri benim martım! "Kedi sevmeyen arkadaşım, köpek bakamayan bir kişiliğim var ve martı beslemeye başladım" değil yalnız durum! Basri - ilk karşılaşmada ödümü pokuma karıştırmış olsa da - evime benden önce ve kendi isteğiyle gelen tek karşı cins! Ne kadar kalır, nasıl anlaşırız, ne zaman kaçar gider bilemiyordum, ama evin içinde bir uçtan bir uca pek bir kibirle yürümekteydi dün akşam!
Olay şöyle... Çatı katı ve denize yakınlık nedeniyle martılar zaten devamlı evimin etrafında benim.. Hatta ilk sene bir dallama vardı, Salı günü Şenay Abla camları siler, akşamına gelir bu aynı yere, aynı büyüklükte tüm mal varlığını bırakır giderdi! Bir hafta, iki hafta, beş hafta... Her yolu denedim! Buraya işeyen eşektirden, sıkıysa bir daha et popona biber sürerim'e kadar! O kadar adım gibi emindim ki her camı görüp, martı sülalesini düz gittiğimde beni karşı çatıdan seyredip, yarıla yarıla güldüğüne! Neyse sonra o sıkıldı, ben boşverdim, camım temiz kaldı.. Ama martıların çığlıkları hiç eksilmedi evimden!
Dün gece Basri benden habersiz eve girene kadar, ilişkiler bir martı insan ilişkisi şeklinde devam etti hep!

Önce acayip tırstım tabii... Ateşli hatunum ben kışın en ortası, gecenin bir körü salondaysam eğer hele bir de o aralar sigaranın dibine vurduğum zamanlarsa kapı, cam, çerçeve hep açıktır! Yatak odası hiç kapanmaz... DI!!! Dün itibarı ile öğrendik ki ya kapatacağız, ya da tel yapacağız Basri'yi rencide etmeden! Akşam 8 sularında eve girdim! Pardon düzeltiyorum, karanlık bir eve girdim! Günde 3 litre içilen su, ofisten çıkarken ziyaret edilmeyen meşgul mevki, yolda tıkanan trafik, eve alışveriş, solarium derken, burnumdan fışkıracak halde, ışık falan açmadan koşmaya başlamıştım ki tuvalete, bir kavga bir kıyamet, çığlık bağırış ve karanlıkta bir yere doğru inen bir yukarı doğru çıkan parlak iki göz! Beynim çıktı zannettim yerinden, kalbimin zaten durduğunu hissettiğim anda, altıma da yapmıştım, ki takılmayalım bu bölüme! Herkesin başına gelebilecek bir durum o kadar litre su arkası evde terör varsa! Küfür, bağrış, çağırış, garip sesler ve devamlı tekbir getiren ben! (sanırım ben tekbir getirmeyi ilk defa dün gece öğrendim! İman gücü ile Allah'ın sopası eşliğinde!! ) Işıklar açılınca panik hali devam tabii!

Şaka yapmıyorum bu martılar sakat hayvanlar! Çatı katında oturunca bazı hareketlerini ve asabiyetlerini naklen seyretme şansım oluyor Nat. Geo @ Yeşilköy'de ve Allah düşmanımı bile bir martının gazabından korusun yani! O gaga yetiyor zaten çat diye vurup kafa yarmaya!

Neyse Basri ve ben sessiz bir süre bakışıyoruz, acelem var spora gitmek istiyorum, nasılsa tuvaleti en doğal hali ile halletmişken! Basri tam tuvalet ve yatak odası önünde, benim bir adıma karşılık o iki adımla cevap veriyor! Birbirimize yaklaşıyoruz zannediyorsanız, hemen kapatın bu sayfayı, sizin ananız güzel mi? Paralel dünyalarda ısınma turlarındayız biz, sağ sol penaltı gol! 15 dakika birbirini kesme ve ilişkiyi kimin yöneteceği çok açık ortada! Basri patron, yaklaşırsa yaklaşıyorum ama bağırırsa sesimi çıkarmıyorum, kafam önümde!! Çaktırmadan annemi arıyorum, annemin bağırmasına Basri bile anlam veremiyor, ama bizim hatundan taktik süper : Arkanı dön ve çık!
Nereye çıkayım en çişli halimle? Arkamı dönüyorum ama, yavaş yavaş balkon kapısını açmaya yürürken! ( Basri yatak odasından girmiş bu arada! Seviyorum sadede gelen adamları! Hazır bende ciddi bir ilişkiye hazır değilken...) Balkon kapısını açar açmaz Basri tabana kuvvet kaçıyor yalnız evden! Burçin'in klasik ilişki halleri! Eksik olma Basricim yine bekleriz!

Ve geldi!!! Basri tamı tamına 3 saat 24 dakika sonra geri geldi! Kapıların kapalı olduğunu farkedince, yatak odasına da alıştığı gibi giremeyince Basri geldi ve gagası ile camlara vurmaya başladı!Salonda balkonun bir ucundan bir ucuna koşuyor, bağırıyor, gaga vuruyor, kanatları açıyor, ve kanatları açınca maşallahı var nerdeyse benim kadar!

Cinsi, cibiliyeti ne olursa olsun geri dönen adama bayılırım ben! Bırakıp gittiğinin değerini anlamıştır çünkü... Genelde... Yani bana hiç olmadı ama... Basri geldi ya ve Basri bayağı uğraş vererek içeriye girmeye çalışıyor ya, siz ona bakın!

Kapıyı biraz tırsarak açtım, Basri en fiyakalı hali ile içeri girdi yürüyerek... Bildiği yerleri dolaştı biraz, ben salonda koltuğa yerleştim, elimde - pardon arkama sakladım - bir kepçe, başladım beklemeye... Bir süre sonra sıkılmış olacak ki karşıma geçip baktı durdu... Belki de birşeyler söylememi, kalması için yalvarmamı bekledi! Ama ben gururumu yenip gitme diyemedim, korkumu yenip, yiyecek birşeyde verememem gibi !! Basri biraz oyalandı, birkaç anlamsız laf etti her hem cinsi gibi! Sonra arkasına bakmadan bastı gitti! Ben altıma ettiğimle kaldım!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder