Savaştığım sadece kendimim... Kılıçları kuşanıp kendimin karşısına geçiyorum hep! Kan gövdeyi götürüyor, etraf batıyor, bir dolu gürültü patırtı oluyor ve kazanan benim, yerde kanlar içinde yatan yaralı ben'e karşı...
Yaşasın zafer, yaşasın kendi zaferim, kendime karşı kazandığım...
Yerde kan kaybetmekte olan hanıma da biraz pansuman, gerekirse bir ambulans lütfen...
Savaşacak birileri olsun değil arayışım!! Sevişecekleri itina ile seçmeye çalışırken... Ben zaten başka kime bu kadar acımasız saplayabilirim ki kılıçlarımı... Kime bu kadar zarar vermekten zevk alırım, hele bir de başkalarının kanını görmeye de dayanamazken...
Kendim dışında herkes ve herşeye bu kadar sevimliyken, yerde kanlar içinde bıraktığım bana karşı nedir bu hiç susmak bilmeyen iç sesin çektirdikleri...
Beyne piercing yaptırmak sureti ile iki minik delik açıp hava mı aldırsam düşüncelere acaba?!?
Kendimi yollara vursam diycem, geri dönüşte maksimum on gün sabrediyorum kılıç kalkan ekibi gibi atlamamak için ortalara... Hep tavsiye edenleri de dinledim, katlayıp topladım bacaklarımı en sessiz ortamlarda, bilirkişi bilgisinde... O zamanda çok rahatladım, uyudum ağaç duruşu sırasında... Alkol derseniz, ben karaciğeri belli bir süre önce o masalardan birinde bırakmış insanım, mideyi sokaklarda, alkol ile derinleşen düşünceleri en içimde...
Yuvarlanmak değil, Üstad'ımın dediği gibi, bildik çimlerde uzanmak istiyorum... Ruhun sükunetine kuşların cıvıltıları değil belki ama, iç sesin mutlu naraları karışsın şöyle birazcık! Ve bir de bu kadar tatminsiz olmaktan kurtulayım ben hazır bir ucundan bu çetrefilli gidişatı toparlamaya çalışırken...
AAhhh, unuttum yerde kanlar içinde yatan ben, böyle boş boş konuşup karalarken, kan kaybından sizlere ömür... Haydi bakalım; şimdi yeniden benden yeni bir ben yarat, işin yoksa uğraş dur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder