15 Nisan 2010 Perşembe

Tik tak tik tak tik tak....


Çok az kaldı 30'a... Hepi topu birkaç gün... Gerçi ben sene 2010'a döndüğü ilk andan beri yaşımı soranlara 30 dedim. Bir korkum yoktu, yok da, 3'lerin getireceklerinden, alıp götüreceklerinden, yüzümde daha fazlalaşacak çizgilerden, kalbimde daha derin izler bırakacak acılardan, sağlık sorunlarından, mutluluk bulutlarından... Hepsini farklı algılayacağımı düşündüğüm, bazı bölümleri için planlar yaptığım, büyük bir bölümü için her zamanki gibi, bugüne kadar ki gibi bekleyip göreceğim bir döneme giriyorum ben! Çok heyecanlıyım, pek bir kıpır kıpır içim... Bahar çocuğu olmanın etkisi büyük bu kıpır kıpırlıkta elbet! Tomurcukların patladığı, havaların ısındığı, insanların cıbıldaklaştığı, börtü böceğin arttığı, güneşin parladığı günlerin çocuğuyum ben! Sürekli gülümseme hallerim bu yüzden! İçime sığdıramadığım sırıtıklarım bu zamanların güzelliğinden baki hep bana! Bu sene daha bir içten gülümsemelerim ama, içimdeki heyecanı bir yerlere sığdıramıyorum, 30 oluyorum... Daha akıllanmayacağım biliyorum, daha aptallaşmayacağımda inşallah! Daha farklı bakacağım hayata, herşey daha değerli olacak... Kazanmalarım daha zevk verirken, kayıplar çok daha ağır koyacak! Toz pembe dünyalar olmayacak artık bir yerlerinde sığınıp saklanabileceğim, herşey daha gerçek olacak, acısı ve tatlısı ile... Çocuklarım olacak belki, çok istediğim, içlerinde benden bir parça devam etmesini dilediğim, en az benim kadar hayat dolu, inşallah benden çok daha akıllı ve yetenekli! Belki de bir hayvanat bahçesi kuracağım, çok istediğim fili, pengueni, kaplanı, ayıyı, maymunu, kazı, zebrayı, zürafayı koyabilmek için kedi ve köpek familyamızın yanına! Ya da yalın ayak başı kapak balık tutacağım ücra kasabalarda, haberiniz olacak yerim ve yurdumdan sakızlı muhallebimi tadıp, taze balıklarımı yiyeceksiniz bir kadeh rakı yanında! Anlayacağınız önümüz 30 ve artık hayallerimden birini gerçekleştirmek için daha aceleci ama çok daha seçici olacağım! Ödün vermeyeceğim, kaybetmeyeceğim tek şey çocukluğum olacak, belki biraz deliliğim, fazlaca yufka yüreğim, bolca dağıttığım için bazen elde kalmayıp yedek kasadan kullandığım sevgim, aşklarım, savaşlarım, kendimle barışlarım, imzaladığım ateşkeslerim, toplarım, tüfeklerim, kırıklarım, yara bantlarım, dostlarım... Bunca sene ve gündür yaşadığım her saniyesine imzamı attığım bu evrende, tek birşey korkutuyor beni 30 olmaktan, 31, 35, ...,40, 50 lere devam etmekten, o da sevdiklerimi giderken görmek, sevdiklerime veda etmek! Ona da çözümü arayanlar var, her gün dürtüklüyorum kendilerini bir gelişme var mı, kalmasını istediklerimin listesini yollayayım mı diye...
Çok az kaldı, 30 oluyorum yakında... Daha güzelim, daha cesur, daha şen kahkahalarım var, söyleyemediğim sözler daha az, kırılmamayı öğrenmede, kıranları etrafımdan uzaklaştırmada daha başarılıyım, mutluluğum yanı mutsuzluğumu da paylaşmayı öğreniyorum, dostların bir elin parmaklarını geçmeyeceğini kavradım, beklentilerimi çok yüksek, kalbimi çok açık tutmuyorum, yine de herkesi çok seviyorum, yalanlarım azaldı, kendimi kandırmalarım da, daha heyecanlıyım yenilik getiren herkes ve herşey için, daha temkinliyim bilmediğim açık sularda, daha çok koşturuyorum oradan oraya, zaman azaldığından değil de zaman artık çok daha değerli olduğundan, geçmiş ile kavgalarım daha az, gelecek kaygılarıma yenilerini eklemek yerine, daha az kaygılı gelecek planları yapmaya başladım bu aralar, kıskançlıklarım daha mantıklı artık, yemeklerim kesinlikle daha az yağlı, vücudum daha bir sağlıklı... Hep aşıktım kendime - tek çocuğum ben, mazur görün bu narsistliği - şimdi daha bir başka seviyorum benden ben yapan, beni yapan, benimle yapan, bensiz adım atmayan, beni ekseriyetle dinleyip, bazen hiç sallamayan kendimi.... Çok az kaldı, 30 oluyorum... Heyecandan dilim damağım kuruyor her telaffuz ettiğimde! Büyüyorum diyorum, anneme göre beynen ya da ruhen değil ama... :) Şikayet etmiyor sanırım, benden daha heyecanlı hatta, çocuğu ile 30u pek yakında kutlayacağı, deli kızını yeni dönemine uğurlayacağı, bu dönemde kendini nelerin beklediğini az çok kestirdiği, uğraşmaktan hiç sıkılmayacağı bir hayatı paylaştığı için benimle...Çok az kaldı, 30 oluyorum.... Beni seven bir adamın yanında mutlu olmayı öğreniyorum! Hatalar yapıyorum, başıma yine dertler açacağımı, bazen kendimle beraber herkesi kıracağımı, silkinip yine de ayaklarım üzerinde duracağımı biliyorum! Bu kadar heyecana kağıt helva arası sade dondurmayı hak etmiyor muyum?...

2 yorum:

  1. ah tatlım benim;

    Cahit sıtkı olsaydı da okusaydı şu yazdıklarını ve oturup bir daha düşünseydi yaş 35 yolun yarısı mı yoksa henüz herşeyin başı mı diye...

    ben de bu sene başladığından beri 30'um kendi kafamda, hatta bence ben geçen seneden beri 30'um 29'u es geçtim; sanırım 31'i de es geçicem ve seneye de 30 olucam... 30 üç sene süren en uzun yaşım olacak böylece...

    Ne güzelmiş 30 olmak. Ben de şimdilerde daha çok seviyorum kendimi, daha iyi tanıyorum, dünyayla aram çok daha iyi, emeğin, dostluğun, hakikatin anlamına varıyorum bu aralar... Ne mutlu...

    ne mutlu bize bu sene 30 oluyoruz ve bunu ne kadar çok seviyoruz :) Love you

    YanıtlaSil
  2. Me love you , too :)
    Ben de geçen sene yine 30dum.. öyle hissetim... Çok mutluyum ama... :)

    YanıtlaSil