12 Şubat 2010 Cuma

Elbet bir gün buluşacağız...

ama bugün aynı yandaki moddayım... Nefes alabildiğim delikler sınırlı, sezonun en ağır gribini pazar günü kendi ellerimle ve kırmızı popolu mum ile davet ettim, gözlerim bir Çinli kadar çekik ve akmakta, Tylohot denen ilacın sadece grip için değil porsuklar gibi uyumak, uyumak ve sonra yine uyumak için yararlı olduğunu keşfettim, yapmak istediğim çok şeyim yapacak takatim yok, masa başı görevine bir saat rötarlı teşrif etmeme rağmen kafayı laptop'un sıcak üfleyen tarafına koyup horul gürül uyuyasım var... Dün gece tüm uyarılara ve asabiyete rağmen oturup birde en tıkalı halde spor yapınca, bugün tam helvamın yeneceği kıvamdayım...

Bu hale gelene kadar neler yaptım neler ama... Maalesef halen daha dünyayı kurtaramıyorum... Hatta diş fırçalarken suları kapamak, gerekli olmadıkça arabayı garajdan çıkarmamak, plastikleri, yeşillikleri ve kağıtları ayrıştırmak dışında hiçbir katkım yok gibi de... Neyse bu evren herkesi affedip yokedeceği gibi bana da geçecek bir kıyak, kimseye göre bir sıfır önde ya da geride değilim...

Ufak, ufacık bir yorum sonrası başlayacağım bu uzuunnnn arada yaptıklarımı anlatmaya... bir yerlerde okudum, blog her gün yazılmazsa blog değilmiş... Neden tutulurmuş o zaman! Hmmmm... bunu yazan aynı zamanda her gün de yazan... Herşeye yazan... Çok takdir ettiklerim var bu her gün yazanlar arasında... Her gün birşeylere yorum yapmak, hadi oldu da yaptın sonra bunu kelimelere dökmek, kelimeleri yanyana getirip anlamlı cümleler kurmak, bir de üstüne bunları ilgi çekici yapmak zor zanaat! Ben yapamıyorum mesela... Ben kitlendi mi kitlenenlerdenim! Çok anlatacağı olup, doğru söz dizilimini tutturamayanlardan... Bazen anlatacaklarını anlatmaktan sıkılanlardan! dolayısı ile bu her gün yaz blog olsun, arada yazarsan bağ, çok ara verirsen dağ olur felsefesine şiddetle katılmıyorum...

Neyse gelelim uzun aranın uzun özetine....

Poponuzu kaşıyın sevgilim var benim bu aralar... Biraz şahsına münhasır, pek bir çok hiperaktif, bir erkek için fazla akıllı, çok konuşan, bol horlayan, sarıldı mı kalbini hissetiğim bir sevgili... Deli şeyler yapıyoruz beraber, en normal anlarımızda bile... Yunuslarla yüzdük bir zaman önce, uçmaya gideceğiz ben iyileşince! Mesela geçenlerde amsterdam'a kaçtık beraber... Tanıştığımızdan beri hayalimizdi zaten... Çok amsterdam'a gitmiş sevgili benim amsterdam'ımı tanıdı ilk defa... Karlı, buzlu, inanılmaz soğuk bir cumartesi 14 kilometre yürümeye gıkını çıkarmadı, evimi gördü, fotoğraflarımızı çekti, hızlı alışveriş turuma katlandı, kafaları çektik, bol bol seviştik, hatta kanala karşı odamızda süpriz yapıp şampanya bile patlattı... Muhteşem bir 3 gündü beraber... Hatta sevgili bana "seni seviyorum" dedi... Ben biraz soğuğun, biraz otun, biraz şampanyanın, bir de çok özlediğim şehirde olmanın karışımı ile teşekkür ettim... "Bu mudur" diye sordu... O zaman da çok teşekkür ettim...

Şimdi gönlünü almak için o günden beri biraz bozuk olan sevgilinin, ona güzel bir sevgililer günü süprizi hazırladım, konsepte en karşı olanlar grubunun bir üyesi olarak... tüketim toplumunun bir iteklemesi olduğunu düşündüğüm sevgililer gününde 29 küsür sene sonrasında ilk defa bir sevgilinin yanında açıcam gözlerimi... Dolayısı ile kaptırdım bende kendimi günün anlamsız ahengine, süprizler hazırladım ona... Hemde en sevebileceklerinden!

Teyze oldum ve önümüzdeki yaza iki kere daha aynı zevki tadacağımı öğrendim... Bir tuana'm var şimdi, mis gibi bebek kokan! Yaz ortalarında bir kız teyzesi daha olucam... sonra bir de çok sevdiğim bir dostumun Pıhtıcan'ı gelecek... Şu an nedir ne değildir bilmiyoruz en kısa zamanda beraber öğreneceğiz :) Ben inanılmaz bir çocukseverim! Öyle saatlerce bir çocukla vakit geçirmişliğim yok henüz! Hep en tatlı anlarını yakalar her yaşın, biraz uzayınca hoop kaçarım! Ama 4 çocuk istiyorum ben! Mümkünse fabrika top atmadan!Koloni halinde yaşamak hep hayalim olmuştur!Zor biliyorum... Muhtemelen olmayacak onu da... Sevgili de biliyor talebimi, bu sefer kartları açık oynadım! Korktuğu bir kesin, ama saygısı da sonsuz, tartışma konusu bile yapmamakta! Eeeh, şu aşamada ben üremeye katkıda bulunamayacağıma göre, dostlar yapsın ben en bomba teyze olayım diye planları yapıyorum!

Fotoğrafçılık kursuna başladım... Ansiklopedi cildi şeklinde basılmış kullanma klavuzunu hatmettim! Ters mantık işleyen her sistem bana sıkıntı vermiştir! Fotoğraçılık da öyle birşey... Bir de göz gerekiyor, sadece bakmanın dışında! Hadi o zamanla oluyormuş ve zaman ayırmak gerekiyormuş, ama ters mantığı nasıl çözücem o muamma! Otu boku çekiyorum, beğenmiyorum, siliyorum, kızıyorum kendime, insanda bir nebze de mi birşeylere kabiliyet olmaz diye, 100 tanede 2 tane beğendiğim oluyor, aman onlarla da bir övünme bir övünme, zaanedersin ilk karma sergimi açıcam! Ne yapmak istiyorsun, nedir yönün derseniz, Türkiye'de olmayan temalı nü fotoğraf! Mümkünse siyah beyaz! Yurtdışında çok örnekleri var, ciddi beğendiklerimden birine buradan tıklayın... http://www.kaptilkin.com/ Yapabilir miyim derseniz, azim taş ve aralarındaki ilişkiyi hatırlatmak isterim sizlere... Şimdilik yolun çok başındalığın heyecanı ile bakıp da görememenin siniri içinde debeleniyorum! Olacak ama!

Kalbi çok kıran adamla buluştum! Lüzumsuz bir buluşma oldu...Aslında o aynı! Ben basıp gitmişim! Kalbin kırıklarını ve beynin ona ait bölümünü daha tam onaramamışım ama gitmişim! Canımı acıtmış onu kavradım bir tek!Bir de ne kadar maganda ve tırsak olduğunu!Duygularını iki laf edip anlatamayacak insan sevmem ben! Söz acıdır bazen, ama ihtiyaçtır aynı zamanda! Şaklabanlık idare eder bir süre, ama sonra söz duymak ister insan! Bazen bir özür, bazen küfür, belki bir aşk narası, belki tek bir soru eki...! Ve bunlardan herhangi birini kullanmayı bilmeyen adama acırım ben!Acımışım da sanırım! Acımışım ki onun sessizliği arasında ben kaçıp gitmişim başka yollara!Sessizliği sevmeyen ben, katlanamamışım daha fazlasına! İyi de olmuş :)

He bir de çok traji komik bir hikayem var, birkaç gün öncesine dayanan! Aptallığımın ve deli cesaretimin birleşip bana harika bir tecrübe sunduğu...Malum yazmıştım, 2009'u ehliyetsiz kapattım ben! 12 aralık gecesi, çook keyifli bir Asmalı sonrası zil zurna arabaya binip 3 dakika sonra indirildim :) Polis, üfle, ehliyet, ruhsat, alkol, promil derken hoop ehliyet 6 ay içeride ve popocuğa 700 TL gibi bir para sıkışmış... Neyse cengaver ben yılmadım ehliyetsiz bol araba kullandım! Alkol hiç almadım... Birkaç kere yakalandım ve polis teşkilatına yüklü bir maaş kadar ödeme yaptım , torpidomda baş örtü taşıyan iğrenç bir modele upgrade oldum, ama araba kullandım! Hatta kaza bile yaptım... Sevgilinin ehliyetini yazdırarak ucuz atlattım! Aile zaten poposuna kuyruklu yıldız kaçmış olan kızlarının bu vukuatından haberdar değil! Söylemek için çok geç, yardım istemek için çok cesur olunacak bir döneme girdim! Bu kadar olayın üstüne Çarşamba akşamı kızlarla çıkılıp, bol sohbet ve güzel yemek programına katılmak üzere Nişantaşı yollarındayım... Dolapdere civarı, çileden çıkaran trafiğin günlük 4 litre su ile anlaşması üzerine Dolapdere gibi nezih bir semtin benzin istasyonunda mola veriliyor... Meşgul mevki kullanımı sonrası yola  çıkmama izin veren bir sivil polis aracı, onun önüne mal mal atlayan salak ben! 3 saniye içerisinde berbat bir trafikte plakamın anons edilmesini duyar gibi olup, hayatımda hiç tırsmadığım kadar tırstım! Ben ki kaputa adam almış, giden kamyonun altına direksiyonda sızıp bodoslama girmiş bir hatunum... Araç sağa çekilir, kendini tanıtan sivil polise ruhsat ve kimlik teslim edilir! Ehliyeti evde unuttum diye yalan atılır, çünkü tamamen salaklaşılmıştır! Gelen bilgilere göre araba muayenesi olmadığı için trafikten mendir, en yakın yeddi eminlere çekilmesi gerekmektedir. Bundan sonrasını şöyle anlatmak istiyorum:


  • Arabaya binen sivil polisden acayip tırsıldığı için izni ile baba arandı

  • Sakın sivil polise beyfendi demeyin, memur bey diyin, sinirleniyorlar

  • Benimki gibi salak bir babanız olmasın!! 80 km ileriden telefon vasıtası ile rüşvet tekli etmesin! Hayır teknoloji ilerledi ama bu kadar da değil!

  • Ehliyetiniz yoksa baştan söyleyin benim gibi kıvırmayın! Ellerinde el terminallerinin Ferrasi kırmızı bir alet var, TC kimlik numarınızı bir giriyorlar, ayakkabı numaranıza kadar çıkıyor! Kesinlikle biri bizi gözetliyor!

  • Üstelik de ehliyeti evde unuttum yalanı, şubeden bilgi kontrol edilince "hanımefendiye söyleyin ehliyeti evde aramasın, ehliyeti şubede unutmuş" diye bir anons ile madara oluyor

  • Tüm polis teşkilatına iyi davranın! Ne kadar hödük olursanız onlarda o kadar despot! Ben, ben oldum, çenem durmadı, sevdiler, çok eğlendim, işlerimi çok hızlı halledip cezalarımı 5 dakikada elime iliştirdiler!

  • Savcılığa gidip mahkemeye çıktım ehliyetsiz araba kullanmaktan... Yine bir yerlerime 697 TL kaçmış!! 

  • Bürokrasi işlemleri birbirinden 30 km uzakta farklı iki binada yürütüldüğü için akan bir göz, patlıcan bir burun ve hapşii hupşiii seslerinin havalarda uçuştuğu bir günde 6 saatim kitlendi!

  • Ehliyet halen daha yok... Haziran 10'u iple çekiyorum...

  • Sanırım daha da abartıp araba kullanmayacağım! Bu kaçıncı mesaj yani! Bir çekirge olarak daha kaç kere zıplayabilirim?

  • Aile halen daha bilmiyor ve benim vukuatlar artıyor! Bu kadarın üzerine söylersem heralde göndere uzanan bayrak direğinin üzerine bu yaşımda monte edilirim! Hayır ehliyeti kaptırmaya kızarlar ama ehliyetsiz devam etmeye ve bu kadar olaya ana karakter olarak katılmaya ne derler tahmin bile edemiyorum!
Özlemişim yazmayı blog! Daha anlatacaklarım var... Yakında yine on the air olucam :)  

2 yorum:

  1. tatlım sana bizim sirketin soforlerinden birini bagıslamayı dusuuyorum; hazirana kadar tepe tepe kullan... yoksa sen bu gidisle tüm polis teskilatı seni tanıyor olacak... manitasal mevzuların sahaneymis; ve enistenin sevgisine tesekkur ederek cok dogru yapmıssın (das ist ja manieren)

    pıhtıcan ve surekası gozlerinde hasretle operler...

    YanıtlaSil
  2. :) :) :) Pıhtıcanımın birtanecik annesi, güzel üstadım!
    sanırım haklısın bu şoför olayına bir an önce girmem gerekecek... yoksa teşkilatta tanıdıktan geçtim, cepte para kalmayacak! 1,5 ay içerisinde teşkilata bağışlanan para ile bir çocuğa ilkokulu bitirtirdim.
    Hahahaha bundan sonra böyle, iyi alaka teşekkür, çok iyi alaka çok teşekkür... :))
    Sevgiyle kal! en yakın zamanda yanındayım!

    YanıtlaSil