15 Şubat 2010 Pazartesi

Sevgililer günü mevzuları...


Tüketim toplumunun bir getirisi olarak gördüğüm sevgililer günü furyasına bu sene, hayatın tam ortasında bir sevgili olması dolayısı ile bende katıldım... Evet itiraf ederken bile utanıyorum biraz kendimden, ama önemli gerekçelerimde var benim! Birincisi bu kadar sevgilisiz ve babadan "kıyamam kızıma üzülmesin" diye gelen güllerin üzerine ilk sevgili bu! Üstelik ve ikincisi sevgilinin babası çok hasta, hiç keyfi yok.... O yüzden Bende biraz onu sevindireyim diyip kendi hazırladığım karta nasıl horladığını anlattığım en sevgi dolu ve edebi yazım eşliğinde Ulus'ta ki D'lara Chocolate and Gifts'e gittim!
Yooook artık diyorum ben! Reglinin ikinci gününde bir hatunun önüne koysanız saniyesinde bitirebileceği kadar bir çikolata düşünün (Beyler, bu çok az demek oluyor). Bu bir gıdımcık ama kalpli, jelatinli çikolataları ufak, siyah, kadife olması dışında hiç bir anlam ve önemi ve sanırım işlevi olmayan bir kutu(cuk)a koyduklarını düşünün. Sevgililer günü, üzerinde kırmızı birşeyler olsun diye de bir kırmızı pullu, simli arı maya figürü seçtiğinizi düşünün. Bir simli arı mayanın çikolatalardan nasıl daha pahalı olabileceğini de düşünün!! İnsanların sevgililerine niye simle kaplı ağaç dalına asılmış kırmızı kalp çikolatalar alacağını, ve hadi aldı, niye bu kadar para vereceğini düşünün! (ben yapmadım, ama yapanın hediyeyi teslim almaya gelen şoförü ile bayağı güldüm) Sevgililer gününde sevgilisiz olmanın nasıl güzel olduğunu, babadan alınan güllerle hayatın ne kadar keyifle devam ettiğini düşünün! Verdiğiniz para ile sevgiliyi tatmin etmenin hiçbir şekilde doğru orantılı olmadığını düşünün! Mesela bana öyle bir ağaç dalı gelse, ben en münasip yere monte ederdim bu kadar düşünülmeden seçilmiş bir hediyeyi... Pahalının, paranın, görüntünün değil, sımsıcak sarılmanızın, ayrılamadan tekrar birleşmenizin, fısıltılarını kulağınızda duymanın ne kadar güzel olduğunu düşünün! Düşünün ve benim gibi salak olup sevgilinin evine girerken ilk basamakta hediyeyi bir tarafa kendinizi öbür tarafa savurmayın! Hadi savurdunuz, oturup da arı maya'nın bilmem kaç TL'lik simli anteni kırıldı diye lüzumsuzca ağlamayın! Hadi ağladınız ve sevgili sizi teselli etmeye çalışıyor, teselli olun lütfen! Bir dandik anten, iki sim uğruna otuz küsür yaşında adamları şebekleştirdiğimiz için bu Sevgililer Gününde hepimizi düdüklüyorlar!
He bir de sevgilinizin çikolataya alerjisi olduğunu düşünmeyin, mümkünse BİLİN!!! Ama tek antenli, simli arı maya'ya bayıldı benim canım sevgili! Sarılıp sarılıp durdu, orama burama öpücükler kondurdu, horladığını da inkar etti biraz...  

2 yorum:

  1. :D sevgililer ve buna benzer bilimum gunlerde hediye alma durumunu kendimizce protesto ediyoruz biz de. almıyoruz, aldırmıyoruz. bir sarılma, bir gülücük, pijamalı battaniyeli bir film akşamının, Duru'yla bıcıbıcıyı takip eden süt sefasının yanında hiçbir hediye türü duramaz..
    o yüzden ben de aynı şaşkınlıkla izliyorum her türlü garabeti hediye diye sunan zihinleri..
    (anlatımlarına doyamıyorum ben senin.. sürükleniyorum..)
    sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. Canım benim :)) Teşekkür ederim güzel sözlerin için...
    Ve kesinlikle gözümde canlandırdım sizin 14 şubat pazarınızı, daha büyük bir keyif kesinlikle olmayacağını kabul ettim!
    birbirine hediye almak güzel ama bir güne kapılıp gitmeye, her tarafı kalplere, kırmızılara, para tuzaklarına bulamaya kızıyorum :)
    sizin birbirinize en güzel hediyeniz Duru Gül'cüm... İnan takip ettiğim kadarı ile daha güzel bir hediye düşünemiyorum :)

    YanıtlaSil