13 Kasım 2009 Cuma

Pardon, bakar mısınız ? Tanışmıydık ? Sevişmiş miydik?

Dünya küçük... Öyle bilmem kaç milyar olduğumuza, 150 milyon kilometre kare bir alana yayıldığımıza, bu alanın yaklaşık üç katının su olup, oralara henüz daha yayılamadığımıza hiç aldırış etmeyin!! Dünya küçük!!
Dünya ile alıp veremediğim değil konu zaten, küçüklüğe takıldım ben! Bahtsız bedevi olarak sürdürdüğüm son zamanların en bomba olaylarından biri bugün başıma geliyor ve benim suskunluğumu sona erdiriyor... Bunu yazmam gerek, bunu anlatmalıyım ki, herkese ders olsun, her yerde herkese herşeyi anlatmayın! Hele de aynı adamla yatmış olduğunuz hatuna !!!
Zor günler geçiyor... Birşeyleri sorguladığım, sessiz kalmayı tercih ettiğim, işteki yoğunluktan yastığa cm'ler kala uykuya daldığım, yeni birşeyler yapmak istediğim, ne istediğime karar veremediğim, birçok hareketimi sorguladığım günler... Ve ben bugün diyorum ki - yeter - bir mola için işin en cıvcıklı, elemanların en sorunlu, patronların en habersiz anlarında, stresten cüzzamlı bir hastaya benzeyen suratımı dik yakalar arkasına saklayıp basıp gidiyorum Boğaz'a... Telefonlar kapalı, akılda yine biraz gemi saymak var, biraz Boğaz'a bakmak, bir kahve, sonrasında belki bir çay... Allah'ın bankında otururken ve büyük kararları tankerler, küçüklerini tekne bozuntuları arasında vermeye çalışırken, adımı haykırarak koşan bir arkadaş... Tüh yakalandım'ların keyifsizliği, hatunun şen şakraklığı karşısında kaybolup gidiyor ve ben Allah'ın bankı yerine az tanıdığım şen şakrak hatun ve hiç tanımadığım hemcinsimiz ile bir cafe'deyim... Yine Boğaz'a nazır... Hızlı bilgi alışverişi sonrası, tam da kalkma çabaları öncesi şen şakrak arkadaş bir işini halletmek üzere hiç tanımadığım hemcinsi bana emanet ederek gidiyor hatırlamadığım bir yerlere... Sıkıntılı dakikalar konu arayışları içinde eriyip giderken, hiç tanımadığım hem cins ile ortak nokta kalp kırıklığı... İsim vermenin gerekli olmadığı bir tanışıklığımız ve anlatasımız var ikimizinde... Başlarda sevimli gelen konuşma ilerledikçe tedirginliklerimiz de artmakta... Konu zaten aynı, konuk karşı cins, ama be kardeşim olaylarda mı bu kadar aynı olur, ya sözler? İşgilli popolarız biz, tıngırdıyoruz illaki... Şüphelendiğimiz, sormaktan korktuğumuz, çok paralel giden hikayeyi çözüme ulaştırmanın tek yolu var... Yatak efsaneleri... İlk on dakika sonunda o kadar belli ki, zamanında aynı adama gönül bağlandığı, sabahlara kadar sevişildiği, mutluluktan uçulduğu, popo üstü yere çakılındığı, kalp kırıklığı...
Şen şakrak hatun geldi biz konunun girmememiz gereken bir yerlerindeyken... Ve şimdi eminim ikimizde hangimizin daha önce olduğunu merek ediyoruz...

3 yorum:

  1. :)) hazır sende sinirliyken bu kasım ayında bir vukuat çıkarıp birilerini dövüp rahatlasak mı acaba edie?

    YanıtlaSil