Bugünkü psiko-meditation'da dünyanın en göt hatunu çıktım!
Hayır insanların beni yanlış tanımasını istemem, ama hocam bayağı bir burun kıvırarak baktı çıkarken yüzüme! Kırıldım...
Suç bende değil ama! Sordu söyledim! Zorladı biraz, daha kendini ver diye! Verdim! Ben kendimi verince işin hep böyle suyu çıkıyor zaten! Burçin Syndrome! Ağır metal fazlalığı gibi birşeyim bende! Öyle hissettim gerçekten bugün kendimi!
Yalnız benim bu psiko-meditation olayını hafif açmam, biraz anlatmam lazım! Olay öyle sadece kıvır kolu, kıvır bacağı, o arada da anlat rahatla değil! Evet birşeyler kıvrılıyor illaki, en başında olduğum ve anti-esnek bir insan olduğum için kramplar var biraz, anlatıyorsunda hoca (cami imamı mı ya bu!??!) sordukça... Ama bir de kaydediyorlar seni! Oran buraya karışmış bir halde badır da badır anlatıyorsun... Şimdi böyle anlatınca size pilates'in dedikodulu versiyonu gibi gelebilir! Yok ama değil! Ciddi bir beyin yıkama var ve ben bugün farkettim ki pek bir kaptırıyorum kendimi!
Bugün uyku yoktu... Çok horladığımdan değil de, biraz daha "seni tanıyalım" moduna girdiğimiz için... (ayrıca ben horlamıyorum) Bugün bol bol "zen'im ama sessiz de kalamam" modu vardı! En azından seans sırasında! Sonra oturduk videonun ilk yarım saatini seyrettik..!! Tanrım beni baştan yarat, diyesim geldi! Hayır en çok neye üzüldüm bilmiyorum! Bu kadar vurdumduymaz, bu kadar sallapati olduğuma mı yoksa hocanın tüm söylediklerimi ikinci kere dinlemek zorunda kalmasına mı?! Onun dediğine göre bazen üç, hatta dört kere dinlemek durumları olabiliyormuş... Beni bir kere daha dinlemek, seyretmek istermiş!!!! Hadi buradan yakın, üç michelin yıldızlı bir göt'üm! Beş kere izlediği var mı bilmiyorum?! Soramadım !! Ama benim kaliteden ödün vermediğim bir kesin!!!?
Ve bir de duymanın yanında seyredince, insan daha bir fena oluyor! Ahhh, o nasıl bir surat öyle! :( OK, orayı burayı kıvırmanın - düzeltiyorum, kıvırmaya çalışmanın - illaki bir sıkıntısı var! Bir iki derse az daha esnersem, daha melek bir suratla görmek isterim kendimi! Ama en acı şeyleri anlatırken, en ezdiklerimi, yürüyüp geçtiklerimi, hiçe sayanları ve benim saydıklarımı, astığım suratları anlatırken nasıl bir vurdumduymazlık, bazen kin, genelde alay, aşağılama var suratımda... Boş vites yokuş aşağı iniyorum... Yokuş boyunca toplayabildiğim kadar şeyi, "herşeyi", toplamaya çalışıyorum! Sıkılınca, kırılınca, arabada yer kalmayınca, sallamayınca, bazen de korkunca atıyorum hepsini aşağı! Onunla beraber atamadığım parçalar beynin bagajında ama hep... İnsanlar değil sadece, işler, görevler, hobiler, seçimler de atılabiliyorlar arabadan! Hıza baktığım yok, bir yerlere çarpmaktan korktuğum da... Duvar çok uzakta diye bir hayal kurmuşum çünkü! Ve ben çok güzel araba kullanırım! Hayal ettiğim, yapmak istediğim, düzeltmeye çalıştığım, durdurmak istediğim herşey ve herkesden bahsederken de çok asabiyim! Hayal hayalliğini kaybediyor, düzen kaosa dönüyor yüzümde! Ekliyorum, deniyorum, tanımaya çalışıyorum ve herhangi en ufak bir soru işareti ya da sıkıntı da silmeye çalışıyorum! Tükenmez kalemle yazdığımı unutarak!! Hiç bir şey silinmiyor, sayfam bir bulamaç! Birbirine karışan hayatlar, zevkler, kalpler, sözler... Oysa ki biliyorum, hep biliyordum, on milyon kere de seyretsem videoyu, yine bileceğim, aslında sadece mutluluk hayal ediyorum! Öyle toz pembe dünya, uçan kuşlar, fiesta siesta değil de, beyin mutluluğumu! Yüzümde ki gülümsemenin yanında beynimde de gülücükler olsun istiyorum! Bir büyük yeşil efe ya da \\ çayır çimen // gülücüğü değil de "EvEeeEeeTTtttT :)) " gülücüğü... Neye evet, neden evet diye sorarsanız, onu da bulucam! Ne olduğunu değil de - onu heralde biliyorum - nasıl kelimelere dökebileceğimin yollarını !!
Hocam mı ne dedi?? "üçüncü seansı çarşambadan önce yapmayalım Burçin Hanım!" - e haklı, daha öncesinde benle bir seans daha kaldıramayabilir! :S :S " haftaya bir hiperaktivite uzmanımız da bize biraz katılacak!" - yuh, 30 yaşında hatuna hiperaktif tanısı konursa, ayıp bana başka hiçbir şey değil.
@the meditation VOL.3 biraz gözümde büyümekte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder