
Limanlarda kalmayı sevmemişim ben hiç, bunu anlıyorum şimdilerde... Gemilere binip başka yerlere yolculuklar hep daha cazip gelmiş... Bir gezgin ruh salı verilmiş içime, ne kalbe hüküm mümkün ne bünyeye! Yakınmanın mutsuzluğu ile yolculuğun uzunluğu arasında ziyaret ettiklerim, yeni tanışıp çok sevdiklerim, hiç sevmeyip çekip gittiklerim, mavi boncuklarım ve bir de can simidim var! Her limanı terk edişimde, oralarda kalmayayım diye son dakika koşarak yetiştiğim gemime ayak basar basmaz can simidime sarılıyorum... "Bu da olmadı, buralarda da kalamadım, çünkü ben buna, buraya göre farklıyım" Katıla katıla güldüğüm, sarılarak rahatladığım, saçmalığını her seferinde kabul edip sinirlenerek denizlere fırlattığım can simidim... Korkuyorum... Derin denizler yanında buz kesen limanlardan... Tek başımalık yanında çok kalabalıklardan... Doğrularım yanında yaptığım tüm yanlışlarımdan... Çocukluğumun yanında artık büyüyor olmaktan.... Ve en çok da yalnızlıktan... Köşemde dinlenme zamanım yine, karar veremediklerimi kararsızlıklar dünyasında bırakmak zamanım! Verdiğim kararları en iyi niyetlerle uygulama zamanım... Sevgi çok ya bu içine sığamadığı beden de, işte sırf bu yüzden fazla saklanamam ben köşelerde... Belki tırnaklarımı göstererek çıkarım yeni tek başınalığımdan, ama çıkarım yine de! Uğranacak bir sürü ilginç liman, renklerini seyredecek bir sürü açık deniz, can simidim ve arzum oldukça kalamam köşelerde... Sadece biraz toparlanma molası bu! Biraz ne aradığını, nerede aradığını pusula ile belirleme zamanları...
Bu yağmurlar ile lodosta gemi de sallar zaten....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder