1 Haziran 2010 Salı

Dünya Müzesi...

Suratımızı hiç kaldıramayacağımız zamanlar gelecek... Taşlaşmış duygularımızla beraber! Utancımıızdan mı nefretimizden mi göreceğiz, ama birbirimizin yüzüne bakamayacağız, çocuklarımızın da... Nefret, şiddet, savaş, acımasızlık, kan, kirlilik, berbat bir hayat ve dünya devredeceğiz neslimizin devamına! Çok benzerini bizim devir aldığımız gibi.. Hiç biri affetmeyecek bizi, affedilmeyi hak edecek hiçbirşey yapmadığımız için, sanırım böyle bir beklentimiz de olmayacak!
Senelerdir ekilen nefret, bastırılan duygular, zenginlik ve fakirlik arası uçurumlar, umursamadan pislettiğimiz çevre artık  oldu... Şimdi hepsinin tek tek ve bazen de beraber kusma sırası... Şimdi insanların sebebine aldırmayıp birbirini öldürme sırası... Şimdi yüzyıllardır aynı topraklarda yaşamış ama birbirine kan, nefret, örf, adet, dil, din davalı haline getirilmiş insanların kendi borularını öttürme sırası... Şimdi koca bir körfezin, denizin, balığın, kuşun bir pardon karşılığında yok olup gitme sırası... Şimdi insanlık mağlup, politika açık ara galip, şiddet her yerde hükümdar, acımasızlık paha biçilmez, saygı ve sevgi karaborsa... Şimdi çocuklar ölü, ülkeler savaşa hazır, çok büyük bölüm vurdumduymaz, herkes bencil!!
Ben 31 Mayıs Pazartesi günü şehitlerden utandım, yanlış günü seçmişlerdi çünkü, adları bile zor geçti... Halbuki asıl topraklarımda katledilen onlardı, asıl topraklarımız da protesto etmemiz gereken onların katliamıydı... Ben 31 Mayıs Pazartesi günü takkeli, çarşaflı, çember sakallı, dualı, tekbirli ve en önemlisi kıçının bokunu Filistin yıkarmış gibi, Filistin bayrakları ile sokakları dolduranlardan utandım... Ben 31 Mayıs Pazartesi günü yardım amaçlı hareket etmek isteyen bir grup insanı hunharca katleden İsrail'den utandım... Anlam veremediğim faşist duygular ve yargılar ile kendi topraklarında doğmuş, büyümüş, bu ülkeye faydalı olmuş, olmayı halen daha sürdürmüş, ama bizim gözü dönmüşlüğümüz yüzünden ürkek kediler gibi merdiven altlarına sığınmak zorunda bırakılan Musevi arkadaşlarımıza laf atan arkadaşlarımdan utandım... Bir ülke olarak bu kadar kullanılmaktan utandım... Bir kısmın derdinin halen daha Eurovizyon'daki ermenistan'ın koca memeleri olup, gündemini bunun üzerine kurmasından utandım... Ben 31 Mayıs pazartesi günü en çok da böyle bir dünyaya minimum iki çocuk getirmeyi planladığım için kendimden utandım!!
Yüzümüzü kaldırıp birbirimize bakamayacağımız günler uzak değil... Gözlerimiz, beynimiz, ellerimizin taşlaştığı gün kalbimizin de taşlaşacağı gün olacak! Bir ucundan başladık bile...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder