29 Aralık 2009 Salı

Biten senenin malları bunlarrrr...!

Hep birşeylere dokunmayı, birşeylere tutunmayı, görmeyi, kokusunu içe çekmeyi, erişmeye çalışmayı mı övüyoruz hayatta? Hayatın dokunulmazlığı ve erişilmezliği neden bu kadar korkutuyor herkesi? Mucize ile sihir arası yolları ne zaman terk ettik hayatın içinde... Yoksa hiç başlamadık mı aslında o yollara hep " Gördüğüme inanırım ben, hissetmeden gidemem, dokunursam korunurum" özürleri ile...


Bir sabah kalkıp herşeyin değiştiğini görebilecek olmaktan neden bu kadar korkuyoruz, aslında için için değişim isterken... Yanımda yatan, kolları boynuma dolanmış adam, sırf dokunabiliyorum, nefesini hissediyorum diye mi gerçek? Peki sihrini nerede bıraktı o zaman? Ne zaman gerçeklik kıyafetini geçirdi herşey üzerine ve hayat bu kadar vazgeçilmez yalanlar, ilüzyonlar, donmuş kahkahalar, robot insanlar, öğrenilmiş hareketler, tüketme çabası ve tüketememe hırsı ile kaybolup gitti ellerimizden? Hanginiz daha sihirbaz şimdi, çıksın karşıma! Çıksın ve anlatsın bana sahip olduklarımın ötesindekileri... İnandırsın tüm bunların aslında hiç BENİM olmadığına! Gözlerimi kapayıp açacağım sürede kokuların, tatların, öpüşlerin, adamların, çocukların, savaşların, yalanların, çöllerin yok olup gidebileceğini anlatsın biri bana...



En cesurumuz bile korkuyor muyuz gerçek sandıklarımızın aslında gerçek olmadığını kabul etmekten? Kaybolmak mı en büyük tereddüt? Halbuki izlerini bilmediğimiz sokaklarda da ne renkler tanırız belki, nasıl cümbüşlere karışır, kimlerle sevişir, hangi tatları dener, en çok nelere ağlarız... Ne istersin yanında birkaç tane, hemen seç, sonrası sihir, sonrası bilinmezlik, sonrası yeni keşiflerin, senin keşiflerin deseler, hiçbirşey istemezdim... bu hayattan ağırlık yapacak hiçbirşey yok bana... Tek bir dilek gerçekleşsin isterdim ama... Tanıdıkça yenileri, keşfettikçe dokunulmayan, görülmeyen, hissedilmeyenleri, geri dönüp en sevdiklerime, tüm sevdiklerime anlatabileyim hayatın bilmediğimiz sihrini, yeni can acımalarını, farklı gülüşlerimi, garip sevişlerimi, elimle değil içimle hissetmeyi öğrenmeyi... sonra anlayan herkes dağılır belki yeni yollara... Belki bazen tanıdıklar karşılaşır oralarda...!


Haydi şimdi doğru yeni yıl kutlamalarına... İçimizden biri görürse havai fişekler arası sihirli renkleri, koşarak anlatsın gerisine... dokunmasak, görmesek, duymasak bile inanırız biz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder