27 Mayıs 2010 Perşembe

Fala inanma... İnandıkça sıra sana gelecek...



Hayatım boyunca hiç işim olmadı falcılarla... Hiç inanmadım ben çünkü falın bana katacaklarına, rengi en az kahve telvesi kadar koyu bir kadının hayatımla ilgili anlatacaklarına, her parmağına yüzükler takmış ve belli güçlerine hürmet ettiğim bir esiriklinin kartlardan geleceğimi göreceğine! Gitmedim mi, çok gittim, üç haneli rakamlardan az, çift haneli rakamların ortalarında... Sadece 4 kere benim için bakıldı 30 senelik hayatımda! Niye gittim diye sorarsanız, asil görevim not tutuculuktu, malum eline sazı alan her falcı başlıyor anlatmaya, ehhh fal baktıran konsantre olup dinlesin mi yoksa oturup yazsın mı bilemiyor, bakıyor Burçin'de de doğuştan bir not tutma yeteneği var, bir iskender kebaba tavlayıp götürüyorlardı beni... Rengine bakıp Somalili zannettiğim falcılar gördüm, çok lüks evlerde yaşayanlar gördüm, çok izbe yerlere girdim, cinleri izin vermediği için not tutmama kızanları tanıdım - ki bunların yanında kebabı hiçe sayıp kaçtım, uğrunda fal baktırılan şahsın vesikalıklarını bir bardak suyun içine koyup, "içindeki kötülüğü boğuyoruz" diyenlere çok güldüm... Velhasıl bu falın - benim tecrübelerimle sabit olarak - kimseye doğru birşeyler getirmediğini ben çok genç yaşta farkettim, hem param cebimde kaldı hem de bol bol iskender yedim! Fal baktıran, kalbi tarumar arkadaşlarımın çoğu da bugün tahminlerin, cinlerin, su baloncuklarının çok ötesinde bir hayat yaşıyorlar...

Ama yaş 30 olunca, sistem kendinden nevrotik işleyince, bir de etrafımdaki herkes çok methedince, benim en Nazlı'mla gittik bir Cuma akşamı Etiler'de ki falcıya... Siyahi renklerine alıştığım, şalvar modasının en sıkı takipçilerinin tersine, güzeller güzeli bir kadın karşımda, bir odaya geçiyoruz elimde kahve fincanımla... Elinde battal boy tarot kartları, hiçbirini açmadan karıştırıyor sürekli, kahve fincanı da öksüz, masada! Başlıyor konuşmaya, " sen yanlış doğmuşssun" ve "bu kadar soru dolu bir hayatı kimseye çaktırmadan nasıl götürüyorsun" diye... Hadi ordan diyesim var, mimiklere hakimimde başka neremi okuyabiliyor bu hatun, ona göre kontrolü elden bırakmayacağım... Anlatıyor devamlı birşeyler, geçmiş var, gün var, gelecekten vaatler var! Arada bol bol burç ismi geçiyor, o burç kim, bu burç ne, şu burç nerede diye, fikirsizliğim, burç bilgisizliğim, ve ilgisizliğim kızdırıyor biraz kendisini... Fincanı açıyor içi bembeyaz, fala inanmayandan daha ne beklenirki diye fırçayı basıyor! Kahve dandikti diye espri yapmaya çalışıyorum, deli gibi tarot kartı çeviren ellerinin yavaşladığını görünce, densizliğimi fark edip susuyorum... Akıllısın diyor, öyleyim vesselam... Hırslısın diyor, sonuna kadar diyorum.... Merhametlisin, sevgi dağıtıyorsun diyor, çok çektim bundan diyorum... Erkek olmalıymışsın diyor, birşey diyemiyorum... İlk hayatımda kertenkeleydim ben desem, dalga geçiyorum sanıp beni odadan atar... Zaten hep erkek olmak istedim, bu kadar deliyim, bu hatunluk hep sınırlarını koydu desem, sapığım sanıp beni yine odadan atar...Odanın camında yansıyan suratıma bakıyorum, teşbih-i beliğde hiç hata yok - mal gibi sırıtıyorum!

Eski adamı söylüyor, taa seneler öncesinden, hakkında hala akıllanmadığım adamı anlatıyor bitmiş iyi olmuş gibisinden, sevgilimi anlatıyor, çok mutlusun ama bu kadar soru ne içinde diyerekten... O kadar övüyor ki sevgiliyi, bir an etrafıma bakıyorum, falcıya gittiğimden haberi olmayan, olsa fena dalga geçecek olan sevgili, bir şaka mı hazırladı acaba diye... Akıllı adam diyor, öyle vesselam... Hırslı diyor, benden daha fena... Aile diyor, tek geçer diyorum... Çok başarılı olacak, dur arkasında diyor, totoyu kaşıyıp, tahtaya vuruyorum, bu fal beni fena bozuyor! 

Elimi önümde duran kağıt kaleme dokundurmamam, "ahhh", "ayyyy", "tüüüühhh" ve benzeri naralara mahal vermemem, burçlardan bihaber olmam dolayısıyla " senin gibi akıla fal bakılmaz" diyor ve ben git artık komutunu algılıyorum...  Bende fal "sevgilin kablo işinde çok başarılı olacak" dediğinde bitmişti zaten ama ona çaktırmıyorum... Adam aylardır kablosuz sistemi kurmak isterken falda kablo çıktığını ondan saklamam gerektiğini düşünüp, falcının gözlerinin çok güzel olduğunu söyleyen saçma bir cümle ile odayı terk etmeye hazırlanıyorum... İyi akşamlar duymaya hazırlanırken, " garip kadınsın" diyor arkamdan! Biriniz de yaratıcı olun farklı birşey söyleyin lütfen artık yaa...

HAMİŞ: Etiler Alkent karşısı Miraj Cafe'de Semra Hanım... Beni dinlemeyin siz, ilginiz varsa gidin! Semra Hanım çok tatlı, en az benim kadar garip, muhteşem güzel renkte gözleri var, ve itiraf etmek zor gelsede %95 menzilin içinde kendisi...   

2 yorum: