Birilerinin benim için yazdığı, ezberlemeye ya da bir kere prova etmeye bile fırsat olmadan, her anını, her gününü, herkes gibi, bilmeden yaşadığım hayatın yeni sahnesi resmi olarak yarın başlıyor...
Panik had safhada...
Heyecan onun biraz üstünde...
Asabiyim ucundan ota boka laf ediyorum...
Duygusalım da sanırım biraz....
Hazırım onu da biliyorum...
Kendi örneklerimle her gün dikte ettirdiği bir tek şey vardı son 30 senenin bana! O da günün yaşanması gerektiği, dünün geçmiş, yarının olup olmayacağının bile bilinmediği!
Yine kendi örneklerimle kendi oyunlarımda rol aldım, bazen en başta; bazen korkup, çekinerek ya da sevmediğim için en arkalarda...
Çok koştum, zıpladım, sevdim, kırdım, kırıldım, yaşadım, kahkaha attım, gözyaşı döktüm, planladım, kinlendim, çıldırdım, çıldırttım, çalıştım, yoruldum, mutlu oldum, dibe vurdum, toparlandım, yürüdüm, yuvarlandım, yedim, içtim, sızdım, gezdim... Her sahneyi birbirinin benzeri reveranslarımla terk ettim...
Gerçekten oyun olarak baktım bir çok şeye, her zaman keyifli olmayacağını, çok yıpratacağını bilsem de... Hep omzumu sallayıp gidebilirdim çünkü, kırıklar ya da mutluluklar bana baki kalarak...
Şimdi beni ben yapan 30 sene ve tonlarca reverans üzerine, yarın en cici kıyafetimle hayatımın en önemli rolüne çıkıyorum yepyeni bir sahnede... Bundan sonra birçok şeyin monolog olmayacağı, omzumu silkip gitmenin pek sökmeyeceği, üzülüp kırılırsam beni sarmalayacak birinin daha yanımda, yakınımda olacağı, çok seveceğimi bildiğim, çok heyecanla beklediğim, hatta aşırı heyecandan feci kıllaşıp sevgilinin anlamsızca ağzının orta yerine ettiğim, son nefesime kadar severek oynayacağım, belki hiç bir zaman Oscar almayacağım ama yine de tüm performansımla THE END yerine MUTLULUK yazdıracağım bir rol...
Ödüm bokuma karışıyor, elimize yüzümüze bulaştırmayalım lütfen yaaaaa ...